Öncelikle rant vergisi nedir? Batıda uzun yıllardan beri uygulanan bir vergi türü olup, taşınmazların (bina, arazi vs.) değerinde meydana gelen artışın vergilendirildiği bir sistemdir.
Bilindiği üzere, belediyelerin imar düzenlemeleri ve yapılan kamu yatırımları sonrası yatırımların yapıldığı veya imar düzenlemelerinin oluşturulduğu bölgelerde birden bire taşınmazların değerlerinde artış olmaktadır. Örneğin bir bölgenin konut alanının, ticari alana dönüşümünü sağlayan imar değişikliği gibi. Bugünlerde kentimizde yapılan raylı sistemin devreye girmesi ve ulaşım kolaylığı sağlayacağı bölgelerdeki değer artışları gibi. İşte yaratılan bu değer artışları üzerinden alınması gereken vergiye rant vergisi denir.
Ülkemizde Gelinen Nokta
Ülkemizde rant vergisi orta vadeli programlarda ilk defa 2013 yılında yer almıştır. 2015 yılı Aralık ayında hükümetin eylem planında üç ay içinde gerçekleştirilecek reformlar başlıklı bölümde rant vergisi konusunda yasal çalışmalara başlanacağı taahhüt edilmiştir.
Ancak Ekim 2016’da yayınlanan 29869 sayılı resmi gazetede orta vadeli programda rant vergisi konusunda hiçbir ifade yer almamaktadır. Anlaşılıyor ki bu konu buzdolabına atılmıştır. Diğer bir ifade ile 2017 – 2019 dönemi orta vadeli programda rant vergisi konusunda çok ciddi bir geri vites yapılmıştır.
Rant Vergisi Ülke Gerçeğine Uygundur
Hazinece toplanan vergilerin önemli bir bölümü yerel yönetimlere aktarılmaktadır. Oysa rant vergisi yerel yönetimlerin gerçek gelirlerinin oluşmasında önemli bir gelir kalemi olacaktır. Bu durumda belediyeler kendi öz kaynakları ile dönerken, hazinenin yükü bir o kadar azalmış olacaktır. Türkiye’de son yıllarda yatırım alanlarında en fazla inşaat sektörü rol almaktadır. Tabir yerindeyse Ekonominin Lokomotif Sektörü konumundadır. Bu alanda oluşan taşınmaz değerlemelerinin vergiye dönüştürülememesi devletin gelir kaybının ötesinde adaletsiz bir rantiye sınıfı oluşturmaktadır.
Devlet bu alanı vergisel anlamda değerlendirme yerine her iki üç yılda bir vergi afları çıkararak vergi sistemini tahrip etmek yerine gerçekten vergisel anlamda değerlendireceği alanlardan elde edebileceği gelirleri dondurmak veya ertelemekte doğru bir uygulama yapmadığı kanaatindeyiz.