Bilindiği üzere rant, kamunun yaptığı bazı yatırımlar ve düzenlemeler sonrası taşınmazların değerlerindeki artış olarak ifade edilir.
Örneğin tramvay hattının evinin yanından geçmesi veya taşınmazın yanına yeni parklar ve caddeler yapılması veya belediyelerin imar planlarında yaptıkları değişiklik ile taşınmazın değerlenmesi gibi.
Taşınmazın önceki değeri 1.000 TL iken yapılan böylesi yatırım ve düzenlemelerle 3.000 TL’ye çıkıyorsa 2.000 TL değerinde rant oluşmuş sayılır.
Çıkan bu rantın vergilenmesine yönelik olarak 15.09.2020 tarihli resmi gazetede “değer artış rant payı vergisi” adı altında yeni bir vergi düzenlemesi yayınlandı.
Bu düzenlemede doğan değer artışı kamunun yatırımı kaynaklı olmayıp, imar düzenlemesi sonucu oluşan taşınmazdaki değer artışıdır.
Hangi Durumda Değer Artışı Doğacaktır
Taşınmazın değerinin artması ve değer artış vergisinin doğması için;
1 – En az bin metrekare ve üzeri yüzölçümüne sahip olan imar adalarında; ada bazında nüfusu, yapı yoğunluğu, kat adedini, bina yüksekliğini arttıran veya fonksiyon değişikliği getiren plan değişikliklerinde oluşacaktır.
2 – Parsel bazında değişikliğin ise, fonksiyon bazında olması gerekecektir.
3 – Taşınmaz sahiplerinin tümünün bu değişikliğe onay vermesi gerekmektedir.
Bu şartlar gerçekleştiğinde taşınmazın yeni değerinin ne olduğu hususunda idarece tespitler yaptırması gerekmektedir. Bu tespitler en az iki yetkili gayrimenkul değerler kuruluşu tarafından yapılacaktır. İdare değerleme kuruluşlarının yaptığı değer ile eski değer arasındaki farkı değer artış payı olarak değerlendirecektir.
Belirlenen bu yeni değer, değişik talebinde bulunanlara 5 gün içinde tebliğ edecektir. Eğer planlara 5 gün içinde itiraz eden olmazsa plan kesinleşmiş olacaktır.
Kesinleşen değer artış payı, taşınmazın satışında veya inşaat ruhsatının alımı aşamasında ödenmesi gerekmektedir.
İlkesel olarak rant nedeniyle doğan değer artışlarının vergilendirilmesi doğru bir uygulamadır. Ancak yukarıda sözü edilen sadece imar plan değişikliklerinde ortaya çıkan değer artışlarını kapsamakta ve çok dar anlamda uygulamaya sokulmaktadır.
Esas olan kamu yatırımları sonrası oluşan rantların vergi konusu yapılması kapsam dışı bırakılmıştır. Örneğin Kanal İstanbul olayı çıkınca bu bölgedeki arsaların değerlerindeki artışlarında bu vergilendirmesinin kapsamına alınması gerekir. İşin özü kaçırılmamalıdır.