Yargı bağımsızlığı için ülkemizde biz hukukçular çırpınır dururuz.iktidarlar da yargıyı ellerinde tutmak için her şeyi yaparlar.
Çünkü bağımsız yargı olmadan adalet olmaz.Ömer Hayyam’a göre adalet, kainatın ruhu,milli şairimiz Mehmet Akif’e göre hakkı tutup kaldırmak,Mevlana’ya göre de her şeyi yerli yerine koymaktır.
Fatih Sultan Mehmet han.ın aklı öldürürsen ahlak da ölür.Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.Kadıyı satın aldığında adalet ölür.Adaleti öldürdüğün gön devlet de ölür sözleri çok dikkat çekici sözlerdir.
Büyük Atatkürk “ Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin Devlet halinde varlığı kabul olunamaz ,her halde Dünya.da bir hak vardır ve hak,kuvvetin üstündedir.sözleri ile adaletin öznesinin kuvvet,iktidar değil hak olduğunu vurgulamıştır.O nedenle hep üstünlerin hukuku değil,hukukun üstünlüğü olmalıdır sözü dillerde dolaşır durur.
Çünkü,yargı bağımsızlığının ve adaletin teminatı da hukukun üstünlüğüdür.Hukukun üstünlüğü ise hukukun adaletle ,eksiksiz,herkese ve eşit olarak uygulanmasıdır.Halka dayanan demokratik seçimler, çoğulculuk, her düzeyde yönetime katılım, eşitlik, sosyal adalet, insan haklarına saygılı yönetim, devletin hukukla kendini göstermesi ile ancak hayata geçer.Yani güçlünün değil haklının kazandığı bir adalet,arncak yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ile hayata geçer.
298 sayılı seçim kanununa gore ;yüksek seçim kurulu üyeleri 6 tanesi Yargıtay,5 tanesi Danıştay dan gelen bağımsız yüksek yargıçlardan oluşur.Kararlarını da,hukuk devleti gereği seçim kanunu hükümlerine göre vermek yüksek yargıç anlayışı ile vermek zorundadırlar.
Yüksek seçim kurulu üyeleri ,daha sonra kendilerine gelecek bir konuda önceden kararlarını açıklayamaz,kararlarını açıklama mahiyetinde davranışlarda bulunamazlar.Eğer böyle bir davranışta bulunmuş iseler ,birer yargıç olarak o konudaki işten ellerini çekmek zorundadırlar.
Yüksek seçim kurulu 16 nisan günü ,henüz sayım yapılmadan önce,mühürsüz zarfların sayımda geçerli olduğuna dair karar aldığına göre,bu konudaki fikrini önceden açıklamış ve tarafsızlığını yitirmiştir.Bu durumda kurulun yapılan itirazı incelemesi ve karar vermesi mümkün değildir.kararları tartışılmaya başlar.
Aynı kanunun muteber olmayan zarf ve oy pusulaları başlığ altındaki 103/4 maddesine göre de arkasında sandık kurulu başkanının mührü bulunmayan birleşik oy pusulaları geçersizdir.
Hukuk devletinde yargıçlar karar verirken kanunun doğru olup olmadığını tartışamazlar.Varolan kanuna gore karar vermek zorundalar.Kanun hükmüne rağmen mühürsüz oy pusulalarının geçerli olduğuna dair verdikleri karar da yok hükmündedir.Bu seçim bu hali ile hukuken kesinleşmez,askıda kalır
Adalet toplum ile devlet arasındaki en önemli manevi bağdır.Büyük medeniyetler,Türk devletleri dahil ,adaletle yükselmiş, adaletsizlik arttıkça yıkılmıştır.Adalet, herkese hakkını vermektir.Bu seçimde,devlet olanaklarının sonuna kadar ,maddi ve manevi olarak evet lehine kullanılması,gibi seçim öncesi uygulamalar ile gerek seçim esnasında ve gerekse itirazlar aşamasında seçim kurulunun uygulamaları Adalet duygusunu çok zedelemiştir.Bu referendumda malesef seçim kurulu tarafsızlığını yitirmiş,seçim sonuçları da kesinleştirilememiş ve askıda kalmıştır.