Bir şirket Karamürsel’imizin Samanlı Dağlarında bir yere RES (Rüzgar Enerji Santrali ) kurmanın derdine düşmüş.
Körfezimizin havasının, suyunun ve toprağının kirletilmesi yetmedi de sıra güzelim Samanlı dağlarının ormanlarına mı geldi!
Bilgisizlikten kaynaklı öngörüsüzlük rantın karşısında el pençe…
Ancak şunu öncelikle belirtmeliyim: Aklı başında olanlar bu tür tesislerin kurulmasına değil, orman başta olmak üzere bitki örtüsünün getirisini sıfırlayacak yerlerde kurulmasına karşı.
Proje Tanıtım Dosyası hazırlanmış. Aman efendim!… RES’lerin faydası ve çevreye dolaylı ve doğrudan hiçbir zararı olmayacağı ballandıra ballandıra anlatılıyor. En büyük savunma dayanağı fosil yakıt kullanılmayacağı için hava kirliliği olmayacağı. Ama bunu ancak benim külahıma anlatabilirler!
Samanlı Dağları gibi ormanlık alanlarda böyle bir tesisin dolaylı olarak hava kirliliği yaratacağı kesin. Neden mi? Havada doğal olarak bulunan bir gaz normal konsantrasyonunun artmasıyla, canlı ve cansız varlıklar için zararlı konuma girdiğinde artık hava kirleticidir. Karbondioksit de artık böyledir.
Atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu dünya tarihinde ilk defa Hawaii’deki Mauna Loa gözlemevinde 1958 yılında ölçülmüştür. Bulunan rakam 180 ppm.dir. Günümüzdeki rakam 370 ppm. dir. Yani %100’ün üstünde artış olmuştur. Bu artış ritmine göre 2030-2050 yılları arasında dünyanın ortalama sıcaklığı (+15 derecedir) iki milyon yılın en yüksek seviyesi olarak 18-20 dereceye kadar yükselebilecektir. Karbondioksit diğer sera gazları arasında, küresel ısınmadaki %61 payı ile dünyamızı felakete götürmektedir. Tek çare havadaki karbondioksiti kullanan orman alanlarını genişletmek görülmektedir. Bu nedenle dünyanın her tarafında artık en ufak orman parçası bile korunmaktadır.
“İyi ya!….Bu tesisten karbondioksit oluşmuyor “ diyecekler. Ama bir şeyi fena halde unutuyorlar:
Bu projenin tesis alanı, yolların açılması ve genişletilmesi nedeniyle bazı yerlerde orman ve içerdiği alt bitkiler ortadan kalkacaktır. Yani fotosentez yoluyla beslenmek için bu gazı kullanan ağaç ve diğer bitkiler belli alanlarda ortadan kalkacaktır.
Bu karbondioksit konsantrasyonuna katkı değil de nedir?
Ormanlar atmosferik oksijenin %40'ından fazlasını üretmektedir. Orman rejimi süregelen bir hektarlık alandan yılda 6,67 ton oksijen salınmaktadır. Bu son derece önemli bir rakamdır. Demek ki oksijen üretiminde de azalma olacaktır.
Bu tesis yüzünden orman alanlarının ortadan kalkması sonucu ölü örtü ve ölü ağaçlardan salınacak olanın yanı sıra toprak kazıları sonucu, karbon deposu konumdaki orman toprağından karbondioksit salınımı olacaktır.
Bu da havadaki karbondioksit konsantrasyona katkı değil midir?
Planlanan bu RES nedeniyle kaybedilecek orman alanının azlığını ileri sürmenin de hiçbir değeri yoktur. Çünkü bulunan ormanlar, süregelen toprak ve iklim şartlarına bağlı olarak yetişebilen doğal ağaç türleri ve flora ile oluşmuş ise orada tesisin işgal edeceği alanda ormandan yoksun kısımların da tamamen orman olduğu kabul edilmelidir. Çünkü böyle alanların tarım ve otlatma gibi faaliyetlerden uzak tutulması halinde kısa zamanda kendiliğinde ormana dönüşmesi kesindir. Bu nedenle bu tür ormansız alanların da yapılacak tesise ayrılması ormanın ortadan kaldırılmasına eşdeğerdir.
Ben bu dağlarda bir tek RES kurulsun, olacağı biliyorum..Ardından diğerleri gelecektir..Bir de bakacağız ki ağaçlar yerine pervaneler ormanı!
Bu arada Proje Tanıtım Dosyasını hazırlayanlara çok üzüldüm! Bir yerinde ülkemizin, dünyanın en önemli rüzgâr enerjisi potansiyelinden birine sahip olduğunu belirtmişler. Yani ülkenin neresine gitsen rüzgar bol, kıtlığı yok… Krom madenimiz gibi… Ama çok büyük bir sorun var; ülkenin her tarafı ormanlarla kaplı olduğundan (!) böyle bir tesis kurmak için orman dışında bir alan bulmak mümkün olmamış! Bu yüzden büyük uğraşılar sonucu ancak Samanlı dağlarında bu ormanlık alanı bulabilmişler! Ne kadar garip değil mi!