Geçenlerde bir yazı gördüm: “Öğretmen adaylarının çoğu sınıfta kaldı” başlığının üstünde
“Lise matematik öğretmenleri alan sınavında 50 soru üzerinden ortalama 9’unu doğru yapabildi” cümlesi vardı.
Bu ana başlığın altında konu ile ilgili olarak başka bir liste verilmiş. Yine 50 soruya göre, değişik konularda öğretmenlerin doğru cevap sayısı şöyle: Fizik (15), Kimya (16), Almanca (14), Biyoloji (17), Fen ve Teknoloji (16). Diğerlerinde en yüksek rakam 32.
Bu ne rezalet!.. Lise bitirme imtihanlarında eskiden sorular bakanlıktan gelir, idareciler, içinde sorular olan zarfı imtihan salonunda, herkesin gözü önünde açardı. Şimdi öyle olsa kağıtları okuyacak komisyonun üyesi öğretmenler, kendilerinin bilemedikleri konularda ve çözemedikleri problemlerde de irdelemede bulunacaklar. Bakanlıktan gelmediği durumda sorular, bunları hazırlayan öğretmenlerin bilgi yüküne bağlı olarak bilimsel açıdan düşük düzeyde olacak, öğrencilerin bilgilenmesi buna göre oluşacaktır. Şimdi olan bu değil mi?
Alan sınavlarında bu derece düşük neticeler alan arkadaşlar sizler alacağınız diplomaların kullanımında yetersizliğinizin farkına hiç mi varmadınız? Hiç mi endişelenmediniz? Bu nedenle kendi kendinize hiç mi çalışmadınız? Diplomayı şu veya bu şekilde alınca her şeyin biteceğini mi zannediyorsunuz ? Hem sizlere hem ülkeye yazık değil mi?
Örneğin, elli sorudan ancak on dört tanesini yapabilen Almanca öğretmeni arkadaş, turistik bir alanda Alman ziyaretçiler ile konuşmak zorunda kalsan doğru-dürüst bir cümleyi nasıl kurabileceğini zannetmiştin? Yabancı dil öğrenimi bu mudur?
Bayanlar ve baylar…Yazıktır!... Günahtır !...Böyle nasıl diploma sahibi olunabilir? Hangi üniversiteler belli bir konuda ancak bu kadar bilgilenmiş kişilere diploma verebiliyor? Bu ne yetersiz üniversite eğiti midir ? Anlayana bravo…
Bunun altında yatanı araştırınca bence ortaya iki ana unsur çıkıyor? Birincisi öğretmeni yetiştiren kurumun yetersizliği. Peki bu neden kaynaklanıyor? Öğreticilerin bilgi yetersizliği mi ancak bu kadar bilgilendirmeyi sağlayabiliyor? Üniversitelerin öğretim üyesi açığını kapatmak için “Profesörlüğü bile–halk tabiriyle- ayağa düşürürsen olacak budur” diyenler haklı olabilir mi?
İkincisi diplomayı elde edenin bilgisini yeterli görmesi. Ama haklı…Yetiştiği ortam yetersizliğini ortaya koymuyor. Bu nedenle kişi edindiği bilginin kendisi için yeterli olduğunu sanıyor.
Bu rezaletin sonuçları kendini, yaşamımızın her safhasında ve konumunda göstermez mi? Konusunda bu kadar yetersiz bilgi düzeyine sahip öğretmen, öğrenciye bilinmesi gerekeni kesinlikle yeterli şekilde aktaramayacaktır. Bilemedikleri ile bildikleri arasında bağlantı kuramadığı için öğretmede başarılı olamayacaktır. Konularda en çabuk ve net olarak öğrenmeyi sağlayacak önemli noktaları saptayamayacaktır. Eğitim bakımından tam bir çıkmaz…
Balık baştan kokuyor. Eğitim geri gittikçe bilgi donanımı açısından öğretmenler ve buna bağlı olarak öğrenciler de geriledi.
Bu yetersizliğin sonuçları kendisini uzun zamandır göstermiyor mu? Eşim Fen Bilgisi öğretmeni. 90’lı yıllar olmalı. Bir gün okulunda okutulan Fen Bilgisi kitabının sayfalarını karıştırırken “Ormanlar” başlığını görünce merak ettim ve yazılanları okudum. Bu bölümün bir yerinde “Milli parklar” kısmında şu yazıyordu; “İstanbul’ da, Yıldız Parkı ve Gülhane Parkı gibi Milli Parklar vardır.” Hemen kitabın kapağına baktım, kim yazmış bu kitabı? Bir Prof… Hocam… bir kitap yazıyorsun. Zahmet buyur… Orman teşkilatının bir birimine git ve sor. Milli park nedir? Öğren ve sonra yaz…
Hiç unutmam eşime uzun bir “Orman” nutku ile Milli Park’ın ne olduğunu örnekler vererek anlatmıştım. Sırası geldiğinde öğrencilerine aktarsın diye. Özellikle lise öğrencileri konusunda çok dertliyim; geçenlerde bir lise öğrencisine “bitkiler nasıl beslenir” diye sordum ve gördüm ki fotosentez konusunun yanından bile geçmemiş.
Örnekleri arttırmak mümkün… Eğitimde öğretmenlerden bir kısmının yeterli bilgiden yoksunluğu yaşamı dolaylı etkiler ama insanı öldürmez. Birileri çıkar bilgi noksanlığını belirtir, yanlışları düzeltir. Ama yeni nesil öğretmenlerde karşılaşılan bu durumun tıp alanında en ufak düzeyde olduğunu düşünmek bile istemiyorum.
Eğitim yaşamında her olumsuzluk bir diğerini tetikliyor. Buna bir çare bulunmalıdır.