Bugün 3 Ağustos 2024. Kısa süre önce İsrail Beyrut’a, Şam’a, Irak’a ve Tahran’a saldırılar düzenledi.
SAADET KOCAELİ İLDEN İSRAİLE LANET YÜRÜYÜŞÜ ve BASIN AÇIKLAMASI
Bugün 3 Ağustos 2024. Kısa süre önce İsrail Beyrut’a, Şam’a, Irak’a ve Tahran’a saldırılar düzenledi. İşgalciler Beyrut’ta Hizbullah’ın önde gelen komutanlarından Fuat Şükrü’yü şehit ettiler. İran’ın kalbi Tahran’a düzenlenen saldırıda ise Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye şehit düştü.
NHA/ÖZGEN SARIKAYA-Kocaeli
Kalbimiz buruk fakat gururluyuz. Üzülsek de sevinçliyiz. Şehidimizle iftihar ediyoruz.
Bu yaşananlar işgalcilerin ilk saldırıları değil. Yaklaşık on aydır İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımcı şiddeti devam ediyor. Filistin halkı kendisini yok etmeye yönelmiş bu cani saldırganlığa karşı kahramanca direnişini on aydır sürüyor. Bizler de aylardır Türkiye’de onlarca şehirde meydanları dolduruyoruz.
Bugün de şehit İsmail Haniye’nin çağrısıyla meydanlardayız. Haniye, hayatını kaybetmeden hemen önce dünyanın tüm özgür halklarını 3 Ağustos 2024 günü Gazze’ye ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlere destek için alanlara çağırmıştı. Bizler de bu çağrıya icabet ettik.
Filistin’de yaşanan çatışma bir çeşit vekalet savaşıdır. İsrail yalnız değildir. Siyonist rejimi, bu savaşında yeryüzünü yağmalayan, talan eden, soyup soğana çeviren, açgözlülükle tarumar eden küresel kapitalist hegemonyanın egemen güçleri desteklemektedir.
Bu durum Siyonist cinayet şebekesinin mevcut lideri Netanyahu’nun ABD kongresindeki konuşmasıyla yeniden gözler önüne serilmiştir. ABD kongresi üyesi kan emici yamyamlar, kendilerinden daha vahşi, daha gaddar vehalihazırda iş üzerinde olan bir katliam şebekesi liderini karşılarında görünce coşmuş, Netanyahu’yu bir saatlik konuşmasında onlarca defa avuçları patlarcasına ayakta alkışlamışlardır.
Nitekim, işgal rejiminin son süreçteki azgın saldırıları Netanyahu’nun ABD gezisinde alınan onay ve güvenceyle mümkün olmuştur. ABD, her türlü saldırganlığa karşı işgal rejimini koruyacağını vaat etmektedir. İşgalciler, ancak ABD’nin desteğine güvenerek tüm bölgeyi ateşe veren bu korkunç saldırıları gerçekleştirebilmektedir.
Değerli Dostlar,
ABD’nin İsrail’i korumakta kullandığı en önemli araçlardan biri Malatya’da yer alan Kürecik Radar Üssü’dür. Bu üs, ABD’nin ve NATO’nun bölgedeki her şeyi gören gözüdür. Kürecik’te toplanarak İsrail’le paylaşılan istihbaratın, işgal rejiminin hava saldırılarına karşı savunulmasında önemli bir rolü olduğu kesin görünmektedir.
Türkiye’de yaşayan herkesin, bölgedeki başka güçlerin beceri ya da beceriksizliklerinden önce dönüp bu savaşta Türkiye’nin oynadığı role odaklanması gerekir. Türkiye, bu üs aracılığıyla İsrail’in azgın saldırılarının cezasız kalmasına, işgal rejiminin savunulmasına hizmet etmektedir.
Kürecik Radar Üssü kapatılmalıdır. Türkiye’deki ABD üsleri ortadan kaldırılmalıdır. Türkiye bir müstemleke ülkesi değildir. Ülkemiz, soykırımcı işgal şebekesinin bekçi ve muhafızı olma rolünden acilen kurtarılmalıdır.
Netanyahu’nun ziyareti sırasında Washington’da oluşan tiksindirici sahne ve devamında yaşananlar, küresel kapitalist güçlerin siyasi elitlerinden herhangi bir beklentiye girmenin beyhudeliğini tekrar göstermiştir. Filistin’i kurtaracak yegane irade, direnen halkların iradesidir.
Nasıl ki İsrail yalnız değilse, Filistin halkı da yalnız değildir. Yeryüzündeki onurlu ve özgür tüm halklar küresel intifada saflarında yerlerini almıştır. Bolivya’dan, Japonya’ya; Avustralya’dan Avrupa ve Amerika’daki üniversite kampüslerine kadar dünyanın her yerinde özgür halklar Filistin direnişini desteklemek için ayaklanmıştır.
Emperyalizmin siyasi elitleri, işbirlikçileri ve iktisadi gücü elinde tutan büyük burjuva düşmanımızdır. Fakat dünyanın her yerindeki onurlu ve özgür halklar bu kavgada bizimle beraberdir.
Kandan, nefretten ve gözyaşından beslenen İsrail yönetici eliti savaşı sürdürmek ve kendilerince bir çeşit kesin çözüme varmak istemektedir. İşgal rejiminin son saldırıları ve Haniye’nin şehit edilmesi, işgalcilerin olası bir ateşkesi baltalama çabalarını ortaya koymaktadır.
Bizler, İsrail’i Filistin’in zaferi anlamına gelecek bir ateşkese zorlamak için baskı altına almak zorundayız. Bu baskının kurulması için İsrail’i besleyen damarları kesmeli, İsrail’i dünyada yalnızlaştırmalıyız. Bu mücadelenin önemli ayaklarından biri Türkiye’dedir. Türkiye, İsrail’e yardım etmeyi sona erdirmelidir. Siyonist işgal rejimiyle siyasi, diplomatik, iktisadi, akademik, sportif, kültürel, sanatsal tüm ilişkileri kesmelidir.
İsrail, kullandığı ham petrolün neredeyse yarısını Azerbaycan’dan ithal ediyor. Azeri petrolü, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı aracılığıyla Adana’nın Ceyhan ilçesine geliyor. Buradaki BOTAŞ tesisinde tankerlere yüklenerek İsrail limanlarına gönderiliyor. İşgal topraklarındaki rafinerilerde işlenen bu petrol, İsrail’in tanklarına, savaş uçaklarına yakıt oluyor.
Üstelik, işgalcilerin Filistin halkına katliam uyguladığı son on ayda bu sevkiyat azalmadığı gibi artış göstermiş durumda. Bu kadarı artık fazla değil mi? Soruyoruz: Tüm bölge için tehdit teşkil eden bir katliam şebekesi olmakla suçladığınız İsrail’e ihtiyaç duyduğu petrolü sevk etmek neden? Bu petrol akışının artmasının sebebi ne?
Bunca çağrıya, bunca ikaza, bunca protestoya rağmen, tüm halkın ortak talebinin bu olduğu ayan beyan ortadayken, siyasi iktidarın işgal rejimine petrol sevkiyatına engel olmaması nasıl açıklanabilir? Filistin’de halka gözdağı vermek için çocuklar, kadınlar, yaşlılar acımasızca katledilirken, petrolün işgal güçlerine nakledilmesine neden devam edilmektedir? Soruyoruz: Bu cinayetin, bu ihanetin, bu rezaletin işbirlikçilikten başka bir açıklaması mevcut mudur?
Değerli Filistin Dostları,
Reçete ortadadır. Yapılması gerekenler açıktır. Mesele bunları yapacak siyasi iradenin yokluğudur. Siyasi iktidara çağrımızı yineliyoruz.
İlk olarak, derhal ve acilen Türkiye üzerinden İsrail’e petrol sevkiyatını engelleyin. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’yla ilgili 2003 yılında hazırlanan İnsan Hakları Taahhüdü size bu imkanı vermektedir.
İsrail’de yatırımları bulunan Zorlu, İçdaş, Akçansa gibi Türkiye menşeili büyük şirketler mevcut. Bu şirketleri işgal topraklarındaki yatırımlarından vazgeçmeye mecbur bırakacak etkili yaptırımlar uygulayın.
Türkiye’nin koca dünyada yalnızca 23 ülkeyle serbest ticaret anlaşması bulunuyor. Bu ülkelerden biri de İsrail. Halen yürürlükte olan bu serbest ticaret anlaşmasını derhal iptal edin.
Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret yasaklanmış olmasına rağmen üçüncü ülkeler aracılığıyla bu ticaretin sürdüğü iddia ediliyor. Ticareti sürdürdüğü tespit edilen şirketlere ağır yaptırımlar uygulayın.
İsrail ordusuna katılarak Filistin’de soykırıma iştirak eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına hukuk aracılığıyla hesap sorulmasını sağlayın.
Türkiye’de yer alan Kürecik Radar Üssü NATO’yla anlık istihbarat paylaşımı yapıyor. Bu istihbari bilgilerin İsrail’le de paylaşıldığını düşünmemek saflık olur. Kürecik Radar Üssü’nü kapatın.
ABD emperyalizmi İsrail’in sömürgeci ve işgalci politikalarına çanak tutuyor. İncirlik Üssü’nü kapatın, ABD Askerlerini Ülkelerine Gönderin.
Buradan Türkiye’yi yöneten siyasi iktidara sesleniyoruz: Dilinizden Filistin düşmüyor, fakat İsrail’e tank ve savaş uçakları için yakıt gitmesini engellemiyorsunuz. Filistin davasını desteklediğinizi söylüyorsunuz, ama işgalcilere hizmet veren Türkiye menşeili şirketlere mani olmuyorsunuz. İsrail’e “önünüze gelen lafları” söylemekle övünüyorsunuz, ama sözlerinizin gereğini yapmıyorsunuz.
“Yeterince güçlü olursak İsrail’e askeri müdahalede bulunuruz” diyorsunuz. Soruyoruz: İsrail’e yardım etmekten vazgeçmeye de mi gücünüz yetmiyor! Tüm ilişkileri bitirdik diyorsunuz. Tekrar soruyoruz: Petrolü sevkiyatını neden engellemiyorsunuz?
Değerli Filistin Dostları,
Türkiye zikrettiğimiz somut adımları atarak işgal rejimini köşeye sıkıştırmak zorundadır. Bu adımları atmadan İsrail’i kınamanın bir anlamı yoktur. Hamasi nutuklar dinlemek istemiyoruz. Bir halk soykırıma uğruyor. Liderleri dünyanın çeşitli bölgelerinde suikasta kurban gidiyor. Artık somut, gerçek ve etkili icraatlar istiyoruz. Yaptırım istiyoruz. Siyonist işgal rejimine her alanda tam bir abluka uygulanmasını istiyoruz.
Bugün Türkiye’nin 81 ilinde meydanları dolduran kardeşlerimiz, Şehit Komutan İsmail
Haniye’nin bizler için vasiyet olan isteğini yerine getirmektedir. Buradan bir kez daha
kendisine ve Filistin için canını ortaya koyarak şehadete eren şehitlerimize Allah’tan
rahmet diliyoruz. Filistin davası, hepimizin davasıdır ve zafer Allah’ın izniyle bizlere nasip
olacaktır “Nehirden denize özgür Filistin” bir hayal değil, bir hakikattir ve bu hakikat
mutlaka gerçekleşecektir.
Buradan bir kez daha en gür sesimizle haykırıyoruz;
Bir Filistin vardı
Bir Filistin gene var ve daima var olacak Filistin halkı özgürleşene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.