Sporda profesyonellik seçilmişlikten sonra başlar. Spor yapmakta olan bir kişi eğer yetenekli ise daha üst düzeyde antrenman yapmak üzere tercih edilebilir.
Burada alınması gereken küçük notlar bulunur. Örneğin, hangi ayda doğduğu önem kazanabilir.
Outliers* isimli eserinde Malcolm Gladwell, Kanadalı Buz Hokeyi oyuncularının maç esnasındaki paslaşmaları ve şut atanları incelemiş. İlginçtir, maç esnasında şut için daha uygun pozisyonda olup eylül doğumlu bir oyuncuya pas vermek yerine yine kendisine yakın bir ayda doğmuş olan sporcuya pak** aktarılıyor. Bu oyuncuların çoğu yılın ilk dört ayı içinde doğmuşlar. Maç esnasında birbirlerine daha çok destek oluyorlar. Nedenlerini merak edenler o kitabı bulup okusunlar diyorum.
Yılın ilk aylarında dünyaya gelenler diğer aylardakilere göre daha fazla antrenman yapmak durumunda mı kalıyorlar? Her bir yaş kategorisinde mücadele edenler içinde, yılın başında doğanların daha fazla egzersiz yapıyor olmaları onlara daha kalıcı bir performansın temellerine mi ulaştırıyor acaba?
Müzikte de benzer görüntüler var. Beatles Hamburg’da neredeyse günde sekiz saat müzik yapmak zorundaydı. Sonrasını bizim yaştakiler daha iyi bilir. Hepsini toplarsak en az 10 bin saat çalışma yapmak zorunda kalanlar hem sporda hem de müzikte olağanüstü başarılara imza atıyorlar.
Bu bilgilerden yola çıkarsak 2016 için çok az süremiz kaldı. Spora ve bir spor branşına eğer 7 yıl önce başlayabilenler varsa ve doğru antrenman yapmışlarsa bir şeyler olabilir. Aksi taktirde şansımız yok demektir. O halde 2020 için bir plan yapılmalıdır. Hangi spor için diye sormayın, her spor dalı için bu geçerlidir.
İşin başka tarafı ise çalıştırıcıların nerelerden yetişecek olmalarıdır? Bu konuda ciddi tartışmalar yaşandı. Sonuçlar net değil. Üniversitelerin spor eğitimi veren bölümlerinin durumu inceleniyor. Oralarda çalışan eğiticilerin formasyonları tartışılıyor. Federasyon ve Üniversite çekişmesi devam ediyor. Hemen küçük bir örnek: Kocaeli’de bir kurs düzenleniyor. Burada bir Üniversite var, bünyesinde spor programları yer alan bir yüksekokul ve hocaları var. Bir federasyon antrenör kursu açıyor, kuramsal derslerin tamamı başka kentlerdeki spor bölümlerinden geliyor.
Buradan çıkarılacak iki ders olabilir: Birincisi buranın hocalarına güvenilmiyor veya dışarıdan daha bilgililer getirilmiş olabilir; ikincisi federasyon çok zengindir ve kurs için seyahat edilmesini rekreatif bir etkinlik olarak görmüş olabilir…
Yorumu sizlere bırakıyorum. Çok da büyütmenin anlamı yok ama artık bu işlerin daha profesyonel yapı içerisinde çözülmesi gereklidir. Federasyonlar seçimle göreve geliyorlar ama profesyonelleşmeleri pek kolay olmuyor. Profesyonel demek her zaman para demek değildir. İşi iyi planlamak, doğru insan kaynaklarını bulmak, sistematik değişimlere adapte olmak ve daha kısası proaktif bir yapı sergilemek gereklidir.
Gerek sporcu, gerekse antrenörlerin eğitilmeleri, daha öncesinde seçilmeleri, doğru yol haritalarını izlemeleri bir sistem sorunudur. Sistemsiz hiçbir yapı sağlıklı bir gelişme gösteremez. Seçilme sonrasında profesyonellik kademelerine ulaşabilmek için 10 bin saat çalışma aranıyor. Sporda başarı yeteneğe bağlı olmakla beraber çok çalışmakla da ilişkilidir. Bunun için çaba göstermek gereklidir.
*: Outliers (Çizginin Dışındakiler), Malcolm Gladwell, MediaCat, İstanbul 2010.
**: Buz hokeyinde top.