7 HAZİRAN 2015 genel seçimleri nasıl sonuçlanır? Sürpriz sonuçlar çıkar mı?
Sürpriz sonuçtan ne anlamalıyız?
Kime ve neye göre beklenmeyen sonuçlar çıkabilir?
Bütün bu soruların yanıtını hemen herkes merak ediyordur.
Son yapılan kamuoyu anketlerine göre, AKP tek başına hükümeti kurmak için yeterli milletvekili sayısına ulaşırken zorlanacak gibi gözüküyor.
Seçimlerin jokeri HDP olacak gibi. Eğer barajı geçerse, Ülke siyaseti derinden etkilenecek.
Başkanlık sistemi belki de tarih olacak veya çok çetin pazarlıklara kapı aralanacak.
CHP ve MHP beklenen oy artışına ulaşabilecekler mi? Tek başına iktidar için hiçbir parti yeterli sandalyeye sahip olamazsa, kimler kimlerle koalisyona katılacak.
Ekonomi nasıl etkilenecek?
Çok bilinmeyenli denklem gibi bir durum ortaya çıkmış gözüküyor.
Bu nedenle, bir çok ekonomik gelişme, seçim sonuçlarına göre şekillenecek.
Piyasalarda tam bir duruş hali yaşanıyor.
Hemen her şey seçim sonrasına erteleniyor.
Haydi hayırlısı demekten başka yapacak bir şey yok.
Bu seçim sürecinde şimdiye kadar hiç olmadığı derecede ekonomi konuşuldu. Bu iyi bir gelişme. Partiler vatandaşa en çok ekonomik vaatlerde bulundular. Siyasi rekabet nedeniyle de olsa Ülke gündemini son zamanlarda en çok işgal eden konu ekonomiydi.
İlk defa kaynak meselesi bu kadar tartışmaya açıldı. Siyasi tercihlerde toplumu esas yönlendiren faktör, ekonomik çıkarlara göre şekillenmeye başladı.
Hemen bütün siyasi partiler, geniş halk yığınlarının iktisadi çıkarlarını gözetir şekilde seçim propagandası yaptılar. Ayrıştıkları noktalar, temsil ettikleri çıkar gruplarının tercihlerine göre belirginleşti.
Örneğin;
İktidardaki parti AKP, ekonomik büyümeyi sağlarken gelir dağılımı adaletsizliğini, kapitalist sistemin doğal sonucu olarak kabul ettiğini üstü örtülü bir biçimde ifade ediyor.
Nasıl mı?
Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere nerdeyse bütün muhalif partiler, seçmenin beğenisini kazanmak ve oy alabilmek için özellikle dar gelirlilere dönük herhangi bir proje geliştirdiklerinde, hemen ‘’KAYNAK’’ nerede diye feryat ediyor. Ortaya konan açıklamaları ise küçümser, hatta aşağılar bir ifade ile reddediyor.
Aslında kendi doğrusunu yapıyor. Ama bunu dürüstçe yapsa, ideolojik olarak sermayeden yana bir siyasi organizasyon oldukları gerçeğini net bir şekilde ortaya koysa, alacağı oyları sonuna kadar hak etmiş olacak.
Ama öyle yapmıyor, toplumun farklı hassasiyetlerini kullanarak, hatta sömürerek gerçek kimliğini perdeliyor.
İşte bu durum beni şimdiye kadar çok rahatsız ediyordu. Artık bu kadar çok tartışmadan sonra, halkımızın kendi ekonomik çıkarlarını gözeteceğini, ekonomik büyümenin tabii ki iyi bir şey olduğunu kabul ederek, sosyal gelişmenin de paralel yürütülmesini beklediğini, bunun için de adil bir gelir dağılımına ihtiyaç olduğunu, vereceği oylarla ispatlamasını bekliyorum.
Umarım bu kez yanılmıyorumdur!
Hep beraber 8 Haziran 2015 gününü bekleyeceğiz. Bakalım durum nasıl şekillenecek.