Fahri Örengül
Fahri Örengül

Şeyhülislam…….

Osmanlı toplumu;çok farklı toplumları,dinleri,kişileri ve düşünceleri yüzyıllar boyunca bir arada yaşattığı için uzun yaşayan bir imparatorluktur.

7 Ağustos 2017 Saat: 20:14

Çünkü Osmanlı yönetimi temelde insanı yaşat ki,Devlet yaşasın felsefesi ile çalışmıştır.İnsanın özgür doğup öyle yaşaması,insan yaradılışının gereğidir.İnsanlık,din ve demokrasi tarihi,özgür insan ile onun özgürlüğünü sınırlamaya çalışan sistemlerle mücadele tarihidir.İslam inancı da zulme karşı isyanı onaylarken ,hiç düşünmezmisin derken,inanç özgürlüğü derken özünde bilmi önerir ve  özgür insanı amaç edinir.

Mslümanın,hıristiyanın,yahudinin farklı inanca sahip olmasını doğal karşılayan ve ona özgürlük veren Osmanlı.da din ve Devlet ilişkilerinde sorun,Arap yarımadasının fethi sonrası Osmanlı ulemasının Arap dünyası ile ilişkilerinin artması sonucu doğmuştur.Bu ilişkiler sonucunda  kuruluşta varolan özgürlük anlayışının aksine Devleti dinin karşısında gören fakat mecburen devlet hizmetini kabul eden Mekke-medine ulemasının görüşleri öne çıkmaya ,devlet ve din işyleri iç içe girmeye başlamıştır.

Gelişen bu duruma çözüm anlamında,inanç özgürlüğünün eskisi gebi devamı ile Devlet ve din işlerinin ayrı tutulmasının sağlanmasını amaçlayan 2 Murat(1451)ın isteği ile ŞEYHÜLİSLAMLIK kurumunu oluşturmuştur.

Şeyhülislamlığın ana gayesi din ve devlet ilişkilerini ayrı tutarak birinin diğerinin sahasına müdahale etmesini önlemek ve din konularında görüş ifade etmektir ki ;bu işlevin adı da İFTA dır.

En büyük Şeyhülislam olarak bilinen Mevlana Şemseddin El Fenari,Zembilli Ali Efendi gibi alimlerin yaptıkları din ve devlet ilişkilerinin ayırımını yapmaktır ( Bkz Türk demokrasi tarihi Prof Dr Kemal Karpat sayfa 26)

Avrupada ise durum farklıdır.Avrupada katolik kilisesinin gücü Vatikandan en küçük köye kadar gider.Orada ortaçağda din engizisyon mahkemeleri vs ile halka zulmeden,özünde  krallığı meşru gösteren siyasete tamamen sbulaşmış bir araçtır.Bu yüzdrendir ki Fransada ilk kez oluşan  laikliğin amacı devleti ele geçiren kralın .kilisenin ve aristokrasinin kurduğu ortak rejime son vermektir..

Esasında 1451 yılında oluşturulan ve görevi din ve devlet ilişkilerinde ayrımı tesis etmek olan,özünde Devlete karşı bile bağımsız ilk şeyhülislamlık müessesesinin oluşturulmasını OSMANLI LAİKLİĞİ olarak tanımlamak da mümkündür. Bu açıdan Osmanlı da başlayan ve cumhuriyetimiz ile yeniden hayata geçirilen laiklik anlayışı ile Avrupada hayata geçirilen laiklik anlayışının arasında ciddi farklar vardır

16 yüzyıla kadar işlevini bu şekilde,bugünkü laiklik anlamında sürdüren şeyhüslamlık müessesesi 16 yüzyılın sonunda Devletin ekonomik ve sosyal yönden bozulmaya başlaması nedeniyle ne yazık ki;Devlet emrine girmiştir.Bozulan düzenden şikayetçi olan halkı avutmak ve yatıştırmak için kullanılmaya başlanmış,bu müessese ile artık  din bir siyası araç haline getirilmiştir.Dolayısıyla dinin bağımsızlığı,bilim ile ilişkisi de büyük ölçüde kesilmiştir.İşte büyük Atatürk ve arkadaşları gerek Osmanlıda gerekse Avrupada yaşanan din-devlet ilişkilerinin ve gelişmelerin farkındadır.Amasya müftüsü gibi kurtuluş savaşına destek olan din adamları da bozulan bu durumun farkındadır.Bu nedenle osmanlının son bakiyesi olan genç cumhuriyetimizde laiklik ilkesi özenle hayata geçirilmişytir..

Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte hayata geçirilen laiklik anlayışı dininin özgürce icra edilmesi,din adamlarının özgürce kendilerini geliştirmesi,din ve bilim arasındaki doğal ilişkinin yeniden tesisinden ibarettir.Cumhuriyetimizde de oluşturulan laikliğin zamanla sulandırılmasının nedeni de Osmanlıda olduğu gibi siyasi ve toplumsal nedenlerle dinin siyasete müdahalesinin temininden,din üzerinden siyasi ve ekonomik üstünlük sağlamak amacından başka bir şey değildir.Türkiyedeki laiklik tarihi 1451 den bu yana Avrupadan daha farklı gelişerek oluşmuştur.Esasında ilk şeyhülislam laikliğin temini için oluşturulan zamanın İstanbul müftüsüdür.Diyanet işleri başkanlığının da din ve bilim arasındaki doğal ilişki içersinde gelişen laikliğin en temel savunucusu olması kendi fonksiyonu gereğidir.

Kaynak ; Türk demokrasi tarihi Pr. Dr .Kamal H Karpat.2014

 

 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Büyükşehir Belediyesi Kocaeli turizmini UNUTMUŞ GALİBA!4 Temmuz 2024 Saat: 13:12
Geçen hafta Kandıra/ Kerpe özelinde sahillerde yaşanan Büyükşehir ve Kandıra Belediyesindeki ciddi denetim aksaklıklarını bu köşede yazmıştım.
Fatma Kaplan Hürriyet rüştünü ispatladı25 Ocak 2024 Saat: 10:33
Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez temel unsurlarıdır.
Gençlerin hayalleri siyasetçilerin hedefi olmalıdır7 Mayıs 2023 Saat: 21:38
Makalenin başlığı Millet İttifakı’nın Kocaeli’de yaptığı mitingde sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir cümleden esinlenerek oluşturuldu.
KILIÇDAROĞLU tabuları yıkarak geliyor30 Nisan 2023 Saat: 00:06
7 Kasım 2022 tarihli bu köşedeki makalenin başlığı “Kılıçdaroğlu tarih yazıyor” şeklindeydi. Kılıçdaroğlu tarih yazmaya devam ederken toplumda ayrışmaya neden olan tabuları da yıkıyor.
Kılıçdaroğlu suç mu işliyor?20 Şubat 2022 Saat: 21:05
Öncelikle şunu kabul etmek lazım ki 21. yüzyılda artık elektrik bir ticari mal değil, kamusal ve toplumsal bir hizmet sunumudur.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat