Kartepe Zirvesi’nin üçüncü gününde Dirençli Şehirler ve Sıfır Atık konuşularak, kentselleşmenin yarattığı olumsuz etkiler ele alındı
Sıfır atık israfı önlüyor
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Kartepe Zirvesi’nde şehirlerin karşılaşabileceği her türlü tehlike, tehdit ve olumsuz durumlara karşı kentin dinamiklerinin hazırlıklı olması sayesinde aktif mücadele kabiliyetine sahip olan dirençli şehirler konusu ele alındı. Bu bağlamda salgın ve afet durumlarında dirençli şehirlerin öneminin artmasıyla sel direncine yönelik kentsel stratejiler ve atık yönetimi masaya yatırıldı. Dirençli Şehirler (Online) başlıklı oturumun başkanlığını Prof. Dr. Fatma Neval Genç, Sosyo Ekonomik Politikalar (Online) başlıklı oturumun başkanlığını Prof. Dr. Abdülkadir Şenkal yaparken, Atık Yönetimi başlıklı oturumun başkanlığını ise Prof. Dr. Nihal Bektaş gerçekleştirdi. Değerli çalışmalarıyla panele katkı sunan Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Prof. Dr. İsmail Sevinç, sıfır atığın israfı önlediğini söyledi.
Katılımcılar
Kocaeli Kongre Merkezi Karamürsel Alp Salonu’nda gerçekleşen ve çözüm üretmek amacıyla farklı konuların masaya yatırıldığı bu özel oturumlarda, Prof. Dr. Fatma Neval Genç, Dr. Adnan Abdulvahitoğlu, Dr. Ahsen Saçlı, Prof. Dr. Duygu Gökçe, Gizem Karacan, Doç. Dr. Tekin Avaner, Av. Özge Ayaş, Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Çalışkan, Prof. Dr. Erkan Polat, Doç. Dr. Ferhat Pehlivanoğlu, Zeynep Narman, Prof. Dr. Ferit İzci, Doç.Dr. Yıldız Atmaca, Prof. Dr. Ayşe Canatan, Prof. Dr. Mete Yıldız, Dr. Alper Ekmekçioğlu, Prof. Dr. D. Çağrı Yıldırım, Doç. Dr. Seda Yıldırım, Prof. Dr. İsmail Sevinç, Yrd. Doç. Dr. Ceyda Şataf, Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Yunus Bilgili, Yük. Müh. Ebru Şaşmaz ve Doç. Dr. Hacı Kara proje ve çalışmalarıyla katılım sağladı.
“İklim değişikliği ve kentleşme sele neden oluyor”
Sel direncine yönelik kentsel stratejilerin değerlendirilmesi hakkında sunum yapan Süleyman Demirel Üniversitesi doktora öğrencisi Gizem Karacan, kentlerde sellere sebep olan en önemli faktörün kısa sürede gerçekleşen yüksek yoğunluklu yağış olaylarına yol açan iklim değişikliği ve hızlı kentleşme olduğunu söyledi. Karacan, iklim değişikliği ve kentleşmeye bağlı olarak oluşan geçimsiz yüzeylerin ve alt yapı sistemlerinin yetersiz kalmasıyla taşkın ve sellerin oluştuğuna dikkat çekerek, kentlerde meydana gelecek bu afetlerden kaynaklanan olumsuzluklara karşı somut hedefler belirlenmesi yönünde çalışmaların bulunduğunu aktardı.
“Kentsel planlama afet riskini azlatıyor”
Karacan, sel riskinin en aza indirilmesinde en etkili yollardan birinin kentsel planlama olduğunu söyledi. Bu bakış açısıyla gerçekleştirilecek planlar ile taşkın risklerinin kentlerde azaltılacağının altını çizen Karacan, bunun gerçekleşmesi için de sel risk yöntemlerinin kentsel planlama yöntemlerine entegrasyonunun gerektiğini dile getirdi. Sel riskinin azaltılmasında ikinci bir etken hakkında bilgi veren Karacan, düşük etkili gelişim modelinden bahsetti. Karacan, bu yöntemle doğal alanların mümkün olduğunca korunması, yapılaşmanın hidrolojik kaynaklar üzerindeki etkilerinin minimum düzeyde tutulması, arazi planlaması yapılması ve yağmur sularını yeniden kullanımını sağlayacak sistemlerin kurulması gerektiğini ifade etti.
Sosyal ve politik önlemler alınmalı
Gizem Karacan, kentlerde yüzeylerin geçirimsiz olmasından kaynaklı yağmur sularının geçişini engelleyerek doğal döngülerin bozulmasına sebep olduğunu söyledi. “Su akışının doğa ile uyumlu bir şekilde gerçekleştiği durumlarda kentlerde oluşacak afetlerin olumsuzluklardan en düşük seviyede etkilenecektir” diyen Karacan, “Bu uyumlu birlikteliğin sağlanması için kent planlama ve tasarım entegre biçimde geliştirilmelidir” dedi. Sel direncinin ölçülmesi ve uygulanması yönünde bazı engellerin olduğunu söyleyen Karacan, bu engellerin disiplinler arası bir müdahale ile çözülebileceğini ifade etti. Kentlerde meydana gelebilecek sel afetlerine karşı uyum sağlanmasında tasarımın yanı sıra sosyal ve politik önlemlerin alınmasının da önemli olduğunu vurgulayan Karacan, uygulamalarda gelişmiş ülkelerde sosyo-politik engeller varken gelişmekte olan ülkelerde ise kapasite ve teknik engellerin olduğunu anlattı.
“Erken uyarı sistemi kurulmalı”
Süleyman Demirel Üniversitesi doktora öğrencisi Gizem Karacan sunumunda,
kentlerin iklim değişikliğinden kaynaklanan sellere karşı dirençliliğinin sağlanmasında geliştirilen stratejilere de değindi. Karacan, “Kentsel alt yapının ön görülen risk ve etkiler doğrultusunda kapasitesinin arttırılması ve ekosistem temelli alt yapı çözümlerinin geliştirilmesi, taşkın riskinin önlenmesi için dere ıslah çalışmaları, yağmur suyu ve kanalizasyon sisteminin ayrı kurgulanması, kentlerde erken uyarı sistemlerinin olması ve doğal kaynakların aşırı kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor” dedi.
“Sıfır atık” israfı önlüyor”
Oturumda, Prof. Dr. İsmail Sevinç, Türkiye Çevre Ajansı’nın sıfır atık yönetimindeki etkinliği üzerinde bir değerlendirme sundu. Prof. Dr. Sevinç, “Sıfır Atık Projesi” kapsamında öncelikle kamu kurumlarının, alışveriş merkezlerinin, üniversitelerin, hastaneler ve konutların sıfır atık yönetim planı ile farkındalık oluşturmayı hedeflediğini ifade etti. Prof. Dr. Sevinç, sıfır atığın israfı önlediğinin de altını çizdi.
Sıfır atık yönetiminin olası kazanımları
Dünya nüfusunun her geçen gün artmasına bağlı olarak üretim ve tüketim faaliyetlerinin etkilendiğini anlatan Prof. Dr. Sevinç, buna bağlı olarak atık miktarı ve karbon emisyonunun arttığını dile getirdi. İnsanların sonu olmayan bu sorun karşısında neler yapabileceği konusunda araştırma yaptığını aktaran Prof. Dr. Sevinç, bu arayışların başında sıfır atık uygulamalarının geldiğini söyledi. Türkiye Çevre Ajansı’nın kuruluşunu ve amacını dinleyicilerle paylaşan Prof. Dr. Sevinç, “Türkiye Çevre Ajansı, çevre kirliliğini önlemek ve yeşil alanların korunmasını ve iyileştirilmesini sağlamak ile ulusal ölçekte depozito yönetim sistemi kurulmasına, işletilmesine, izlenmesine ve denetlenmesine yönelik faaliyetlerde bulunmak üzere 7261 sayılı kanun ile kurulmuştur “ dedi. Sıfır atık yönetiminin olası kazanımlarından bahseden Prof. Dr. Sevinç, fosil yakıt tüketimin azalacağına, bitki türlerinin korunacağına ve işlenebilir arazi potansiyelinin artacağına dikkat çekti.