Geçtiğimiz 2019 yılı firmalar açısından genel olarak olumlu bir yıl olarak yorumlamak oldukça zor (bazı sektörler hariç). 2020 yılının ilk üç ayı da aynı durumda devam etmiştir.
Mart 2020 tarihinden itibaren de coronavirüs salgını nedeniyle yaşananlar tam anlamı ile firmaların mali yapılarını tarumar edeceği kesin görülmektedir.
2020 ilk çeyrekte geçici vergiler nedeniyle düzenlenen gelir tabloları, gıda ve temizlik sektörü dışındaki tüm sektörlerin zararla sonuçlandığı kanaatindeyim.
Yılsonuna kadar ise tablonun daha da olumsuz gelişeceği firma bilanço yapılarının son derece bozulacağı ve kredi sağlama güvenliğini yitireceği kaçınılmazdır.
Bu nedenle firmaların bilanço duran varlık yapılarının güncellenmesi, bu güncel değerlere göre bilançoların oluşturulmasının gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Şirket taşınmazlarının değerlemesi
Şirketlerin bilançolarında yer alan arsa – bina, arazi gibi taşınmazların değerlemelerinin yapılmasında aslında iki farklı yasal düzenleme mevcuttur.
- Vergi Usul Kanununa Göre
V.U.K. da genel ilke taşınmazların maliyet fiyatı ile değerlenmesidir. Yani alındığı yıldaki değeri ne ise, mali tablolarda da öyle görülmelidir. İstisnası 298. maddede belirtilen enflasyon düzeltmesidir. Bunun için de şart, son üç yılda enflasyon oranının toplamı %100 geçmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar şuanda gerçekleşmemiştir.
Peki değerleme yapılabilir mi? V.U.K. göre engel yok. Ancak yeni değer üzerinden amortisman ayıramazsın ve değerleme fonunu sermayeye ilave edemezsin. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 17.09.2013 1505 sayılı özelge) Değerlemeyi de genellikle Asliye Ticaret Mahkemeleri kanalı ile açılan tespit davaları sonucundan sonra yapılması gerekir.
- Türk Ticaret Kanunu Açısından
TTK açısından, işletmelerin varlık ve borçlarının değerleme işlemine tabi tutulmasında hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Ticaret Kanununun 78. ve 80. maddeleri arasında bu değerlemelerin nasıl yapılacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Bu ilgili maddelerde muhasebe standartlarında belirtilen ilkelerin uygulanması gerekmektedir. Buna göre, arazi, arsaların ve binaların “gerçeğe uygun değer” ile değerlenmesinin gerektiği, bu değerin tespitinde de mesleki yeterliliğe sahip (gayrimenkul değerleme uzmanları) kişiler tarafından yapılması gerekmektedir. Amaç taşınmazın güncel piyasa değerine ulaşılmasıdır.
Bizce TTK’nın yönlendirmesinde belirttiği yöntemlerle bu değerlemelerin yapılması gereklidir. Çünkü yaşanan olaylar sonrası firmaların mali tablolarının gerçeği yansıtmayacağı, görünümünü çok zayıf hale getireceği ve kredibilitesini düşürecektir.
Hele kredi bulmanın zorlaştığı, vadelerin kısalıp, likiditenin azaldığı bugünlerde bu operasyonlar zorunluluk haline gelmiştir.