Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu iki yağlı güreşçi pehlivan gibi birbirlerine el ense çekiyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu iki yağlı güreşçi pehlivan gibi birbirlerine el ense çekiyorlar, arkadan cazgır sesleri, davul zurna sesleri geliyor, ortada bir güreş yok ama Kırkpınar’da güreş öncesi birbirlerini yoklayan iki pehlivan gibi poz vermeye başladılar. Bunu beğendiğim için yazmıyorum aksine tablo bundan ibaret. Aynı filmi çok uzun süredir izlemeye devam ediyoruz.
Erdoğan Karşısında Kimi Rakip Görmek İstiyor?
Öncelikle Mansur Yavaş’ı görmezden geliyor. Ne negatif ne pozitif onunla ilgili hiçbir şey söylemiyor. Muhtemelen Mansur Yavaş’ın aday olamayacağını görüyor olabilir veya sesini çıkartmıyor. Oyun planı Kürtlerin kesinlikle oy veremeyeceği bir Mansur Yavaş fotoğrafını gündeme getirmek.
Peki, en çok istediği aday kim? Erdoğan’ın en büyük rüyası Kılıçdaroğlu ile bir yarışa girmek. Alevi diyebileceği, ona CEHAPE zihniyeti üstünden vurabileceği bir adayla yarışa girmek. Kılıçdaroğlu’na çok net bir şekilde “Gel aday ol” derken Ekrem İmamoğlu’na da siyasi yasak getirmeye çalışıyor. Siyasi yasak ancak terörist denilebilecek kadar siyaseti enstrüman haline getirmiş ve şiddeti tavsiye etmiş ya da bundan çok daha sert bir şekilde hamleler yapmış insanlara getirilir.
Geçmişte askeri vesayetin başat aktörleri Erdoğan’a, İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan’a siyasi yasak getirmişti. En korktuğu rakibi aslında işaret ediyor. Tüm bu fotoğrafa baktığınız zaman aslında kazanma şansı en yüksek olan Erdoğan’ı iki kere yenmiş olan İmamoğlu’nun Erdoğan’ın en büyük kabusu olduğu görülüyor.
Peki, Kılıçdaroğlu Ne Diyor?
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın zayıf noktasını yakalamış “ ….Korkmuyorsan, bir "prompter balonu" olduğunun ortaya çıkmasından çekinmiyorsan, istediğin TV kanalında, önünde prompter, arkanda danışmanların, karşında sadece ben. Gel vizyon konuşalım. “ diyor.
Ben Erdoğan’ın yerinde olsam “Ben aday olan biriyle belki ekrana çıkabilirim ama seninle niye aynı ekrana çıkayım” derim. Ama Erdoğan aday olan biriyle de ekrana çıkmayacak. Erdoğan’ın herhangi biriyle ekrana çıkma ihtimali yok.
Cumhurbaşkanlığı yarışında muhalefetin tek bir ölçeği olmalı. Artık bu kanaate gelmiş durumdayız. Seçimden önce şöyle koordinasyon yapar, altı veya beş lideri şöyle bir arada tutabilir vs gibi argümanların hepsi artık çöp.
Neden biliyor musunuz?
Karşısında hareket eden her şeye ateş eden ve tüm rakiplerini düşman olarak gören, devletin tüm gücüyle muhalefetin üstüne gitmeye niyetli bir rakip var. Bu rakip karşısında muhalefet hiçbir şeyi riske atamaz. Muhalefetin yapacağı tek hamle kazanma ihtimali en yüksek olan adayla rakibinin karşısına çıkmak. Çünkü rakip kazanma ihtimali az buçuk olan bir adayı katlayıp yerle bir edecek kadar hamleleri yapmayı gözüne kestirmiş. Bunun dışında yapılacak tüm hesaplar muhalefeti açığa düşürebilir ve Türk halkı artık bu riskle, korkuyla ve endişeyle yaşamak istemiyor.
Mehmet Ali Çelebi ve Recep Tayyip Erdoğan’ın İlginç Sohbeti
Biliyorsunuz, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan savcısı olduğunu ilan ettiği davada yargılanıp yıllarca hapislerde yatan, daha sonra CHP’den milletvekili olan Mehmet Ali Çelebi’yi partisine kattı. Konuşacak fazla bir şey bulamamış olmalı ki, Mehmet Ali Çelebi’ye “Kaç çocuğun var” sorusunu sordu. Buraya kadar zaten başlı başına skandal ama asıl skandal ondan sonra geliyor, “Bak PKK’lılar 5-10 tane çocuk yapıyor” dedi.
PKK dediği kim? PKK’lılar evlenmiyor, dağlardaki militanlar evlenmiyorlar ve çocuk da yapmıyorlar. Bundan neyi kast ediyor biliyor musunuz? Beş, on veya on beş çocuk yapan Kürtlerin PKK’lı olduğunu kastediyor. Onları hedef tahtasına koyuyor. Erdoğan muhtemelen zihninin altında Kürt karşıtlığıyla birlikte Kürtleri PKK’lı ilan etmiş oldu veya beyninde ilan ettiğini deklare etmiş oldu. Buradan kendisine rakip olarak Kılıçdaroğlu’nu isterken seçimleri Kürt karşıtlığı üzerinden organize edeceğinin sinyallerini de vermiş oluyor.
Bir dönem açılımlar yapan, Kürt sorununu çözmek için inanılmaz riskler alan iktidar partisi tüm hesabını Kürt karşıtlığı üzerinden bir seçim süreci organize etmek üstüne yapmış. Korkunç bir sürece girdiğimizin en önemli işareti. Pusula “alavere dalavere Kürt Memet nöbete” diyor.