Ozon gazı dünyamızda iki yerde bulunur. Atmosferin en üst tabakası stratosferde ve soluduğumuz havada.
Peş peşe şimşek çakan zamanlarda genzinizi yakan, keskin kokuyu hissedersiniz. Bunun nedeni ozon gazıdır. Nefes aldığımız havada insan etkisi olmadan doğal şekilde sadece bu şekilde oluşur. Fakat biz insanlar bu gazın yapay olarak sokağımızda, caddemizde de oluşmasına sebep olmaktayız. Ozon, sera gazlarından biri olduğundan havamızı kirlettiğimiz gibi küresel ısınmaya katkıda bulunuyoruz.
Peki..Biz insanlar ne yapıyoruz da ozon gazı oluşuyor.? Bunun nedeni fotokimyasal kirlilik veya fotokimyasal smog denilen son derece karmaşık bir olay: Motorlu araçların egzozundan azotmonoksit (NO) ve azotdioksit (NO2) gazları da çıkar. Sıcak ve durgun hava şartlarında azotdioksit güneş ışınlarının etkisi ile azotmonoksit ve oksijen atomuna ayrılır. Bu oksijen atomunun bir kısmı oksijen molekülü (O2) ile reaksiyona girerek ozon (O3) üretir.
Bu kimyasal olay büyük ölçüde sıcaklığa bağlı olduğundan ozon oluşumu yılın en sıcak aylarında ve güneş ışınlamasının en yüksek olduğu öğleden sonrası saatlerde en fazla olmakta, akşam saatlerinde azalmaktadır. Güneş ışığı olmadığından geceleri fotokimyasal smog oluşmamakta ve sonuçta ozon gazı ürememektedir.
Ozon oluşmasında motorlu araçlar baş rolde…Kırsal yerlerde oturanlar “ Burada böyle araçlar az olduğuna göre ozon problemi bizden uzak” diyeceklerdir. Fakat öyle değil; oluşan ozon ve diğer hava kirletici gazlar onlarca ve yüzlerce kilometre uzağa gidebilmektedir.
Olayın bir başka ilginç yönü var; Kentte hızla oluşan ozon, yayıldığı ortamda, havada ve toprakta var olan çok sayıda madde ile reaksiyona girer ve kimyasal bozuma uğrar. Bu olay diğer hava kirleticilerde görülenden çok farklıdır. Sonuçta ozon konsantrasyonu kentin içinde, komşu kırsal kesimde olandan daha düşüktür. Çünkü kentte başka kirleticilerin varlığı ozonun ortadan kalkmasına olumlu etkide bulunur ve kentte gün boyunca oluşmuş olan ozon diğer hava kirleticiler tarafından gece boyunca kimyasal bozuma uğrar. Halbuki kırsal kesimde hava nisbeten temizdir, havada ozonu bozacak kirletici madde yoktur. Rüzgâr, ozonu kentsel alanlardan uzaklara, kırsallara taşıdığında, oralardaki düşük hava kirliliği yüzünden bozulmadan kalabilmektedir. Kırsaldaki ozona ertesi gün hava akımları ile yeni katılım olmakta ve oraların havasındaki ozon miktarı daha da yükselmektedir. Böylece kentin yakın semtlerinde ve parklarında solunan havadaki ozon miktarı artmaktadır. Yani kırsal kesimde yaşasan da bu kirleticiden kurtuluş yok gibi…
Unutmadan…uçakların saldığı gazlar arasında azot oksitler de büyük yer tutmaktadır ve bu oksitlerden de ozon gazı oluşmaktadır.
Ozon gazı soluduğumuz havada düşük konsantrasyonda bulunduğunda gözlerde ve mukozayı etkilediğinden boğazda tahrişe neden olur. Yüksek konsantrasyonda solunum yollarını tahriş eder, öksürük görülür ve solunum güçlüğü doğar. Ozondan, en fazla astımı olanlar ve yaşlılar zarar görür. Böyleleri gazın düşük konsantrasyonunda bile astım nöbeti geçirirler. Bakteriyel enfeksiyonlarla mücadele açısından bağışıklık sisteminin kapasitesini azaltır. Hamileler ve çocuklar bu gazdan çok etkilenirler. Açık alanda spor yapanlarda akciğer fonksiyonu azalır. Hassas insanlarda bu azalma %30 ve üstüne çıkabilir.
Ozona tekrar tekrar maruz kalma durumunda, akciğerler normal gelişimini yapamaz. Genç yaşta uzun süre maruz kalma halinde solunum problemleri doğmakta ve ölüm olmaktadır .Bu nedenle sıcak ve güneşli günlerde, ozon konsantrasyonunun en fazla olduğu öğle ile akşamüstü arasında yoğun fiziksel uğraşılardan ve sportif aktivitelerden kaçınılmalıdır. Böyle aktiviteler ozon konsantrasyonunun en düşük olduğu sabah saatlerinde uygulanmalıdır.
Benim ülkemin insanı ülke içinde tatil konu olduğunda aklına sadece deniz ve mangal gelir. Dağ, bayır, orman, temiz hava gelmez. Halbuki günümüz dünyasında kentlerde yaşayan insanların en büyük ihtiyacı temiz havadır. Yakınlarıma hep söylerim, ormanlık alanlara gidin de “Ciğerleriniz bayram etsin”. Geçenlerde Çatalzeytin’e gezmeye gittim. Otobüsten indiğimde hemen “İzmit’te her halde hava diye başka bir şey soluyoruz” dedim kendi kendime. Hava kalitesindeki fark o kadar çabuk ve net olarak ortaya çıkıyor ki…
Bizim halkımız cadde üstü binalarda oturmayı çok sever. Bu nedenledir ki oralarda evler, katlar çok pahalıdır. Şöyle yüzlerce arabanın geçtiği caddeye bakan balkonda yemek yemek, çay, kahve içmek ne büyük zevktir! Ozon mu ? O da ne!..
Kaynak:
1. Romer.A. L’effetto serra.
2. Lorenzini G., 1998. Un fenomeno inquietante. Il giardino fiorito. No ½- 1998
3. Allegrini I., 1999. Distribuzione dell’ozono troposferico nell’ambiente dell’area
mediterranea – Linea Ecologica.N2-Anno XXXI.Marzo-Aprile 1991