Nihayet seçimler için son haftaya girildi.
Tüm siyasi partiler vaatlerini vatandaşa anlattılar. Vatandaşta
pazar günü kararını verecek. Biz de içinde bulunduğumuz bugünlerde Türkiye’nin finansal açıdan ne
durumda olduğunu bir değerlendirme ile paylaşmak istiyoruz.
Şu anda mevcut olan finansal risklerin hangi boyutlarda olduğunu, gelecek günlerde ülkeyi
bekleyen risklerin bir fotoğrafını çekelim istedik. Geçtiğimiz günlerde merkez bankası politika faizini
değiştirmeyerek %8,5 sabit tuttu. Artık merkez Bankası’nın politika faizinin ne olduğunun piyasa
tarafından hiçbir anlamı kalmadığı görülmektedir. Zira kur korumalı mevduatta uygulanan faiz %32
ler düzeyinde. Bankalar firmalara kredi vermemek için her türlü zorluğu çıkarmakta ve kredi faiz
oranları % 40 ı geçmiş durumda. Bankalardan kredi alamayan sanayici, esnaf bir çare olarak öncelikle
factoring firmalarına gitmekte onların aylık %6 ,5 düzeyinde olan faiz oranlarını kabul ederek kredi
kullanmaktadır. Yani factoring firmalarında yıllık kredi faiz oranı%78 leri bulmuştur. Buralardan da
kredi bulamayanlar tefeciden kredi almakta ve katlanılmaz faiz oranları ile karşı karşıya kalmaktadır.
Ne yazık ki kredi piyasasındaki durumun fotoğrafı böyle.
Döviz piyasasına gelince işler daha da kötü durumda. Merkez Bankası’nın bankalara uyguladığı %60
TL mevduat zorunluluğu, uymayanlara uygulanan yaptırımlar döviz piyasasını daha büyük bir kaosa
sürüklemiştir. Seçimlere kadar ısrarla dolar döviz kurunun 20 TL nin altında tutulma gayretleri tam bir
belirsizlik yaratmıştır. Açık ve net olarak ikinci piyasaların oluşmasına neden olmuştur. Kapalı çarşı
piyasasında döviz kuru 20,50 TL ye kadar çıkmıştır. Bankalarda döviz alışı ile satışı arasındaki makas
bir liraya kadar yükselmiştir. Dövizli işlemler merkez bankası ve Bankalar düzenleme ve denetleme
kurulunun baskıların sonucu bankaları bunalmıştır. Tam anlamıyla bir finansal kriz beklentisi içine
girilmiştir.
Merkez bankasının net döviz rezervleri eksi 70 milyar düzeyindedir. Diğer tarafta kur korumalı
mevduatta biriken mevduat tutarı 2 trilyona yaklaşmıştır. Diğer bir ifadeyle 100 milyar dolar
civarındadır. Böyle bakıldığında sadece bu 2 kalem nedeniyle 170 milyar dolar çözüm bekleyen bir
finansal sorun vardır. Kısa vadeli dış borçları da düşündüğümüzde krizin boyutları kendiliğinden
ortaya çıkmaktadır.
Bu duruma gelinmesinin nedenleri çok tartışılmıştır. Ancak mevcut yönetimin faiz ve döviz
konusundaki ısrarlı tutumları bunun en önemli nedenidir. Mevcut yönetimin bu nedenlerin dışında bir
uygulama yapacakları konusunda seçim vaatlerinde görülmemiştir. Tekrar göreve gelmeleri
durumunda aynı nedenlerin devam etmesi halinde sorunun çözülmesi mümkün görülmemektedir.
Öncelikle faiz konusundaki ısrarından vazgeçilmesi gerekir. Fiilen var olan faiz oranlarına mutlaka
gelmelidir. Esasen piyasada da kredi faizleri bu civarındadır. Kim gelirse gelsin yapacağı yol bu
olacaktır.
Seçimden önceki son tespitlerimi tarihe not düşmek istedim. Bütün arzum ülkemize yakışan, özgür
ve halkın gerçek iradesini yansıtan bir seçim olmasıdır. Seçim sonuçlarının ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum.