Sizi bugünlere getiren çalışmalarınız olabilir. Ama burada tutacak olan karakterinizdir. İşi bilmeden spora soyunmak, spor yapmak, seyirci olmak, taraftar olmak, kupa vermek o kadar kolay değildir.
Yazdıklarımın hepsini yaparsınız ama her biri için ayrı bir uzmanlık gerekli olduğunu bilmek zorundasınız.
Taraftarlık kulüp ruhu altındaki gizli bir silahtır. Kolay olunmaz. Çeşitli türleri vardır. Sizi farklı kimliklere büründürür. Zamanla olgunlaşırsınız. Zor fakat imkânsız değildir.
Seyirci olmak işin en basit tarafıdır. Olaylara nasıl seyirci kalmayı başarıyorsak, maçlarda da gollere, paslara, oyunculara seyirci kalır, sonra da maç sonucunu bile unutur gideriz.
Spora soyunmak spor ayakkabılarını günlük olarak giymeye başlamakla moda haline geldi. “Spor olsun” diye spor ayakkabılarını giyerken, sentetik halı sahalarda fileleri havalandırırken, kauçukların kirli havasını solurken başladığımız bir aktivitedir. Hem spor hem de zehir, neredeyse “ikisi bir arada” …
Kupa vermek bir sanattır ve yüzyıllara dayanan bir gelenektir. Ama bu spor kültürünü kim bize öğretecek ki? Madalya sporcuya, kupa takımın kaptanına verilir. Spor yöneticisi diye geçinenlere ithaf olunur!
Kısa kısa yazdım hepsini. İşi bilmeden sporda olmak, spora koşmak pek kolay değildir. Bunu bir önemli iştigal alanı olarak görmek gerekir. Eğitimi, deneyimi ve önemli bir arka planı olan yaşam tarzıdır spor. Ben bunu izcilikle açıklamayı severim: “İzcilik öğrenilmez, yaşanır!”
Sporu yaşamayan öğrenemez. Nasıl yaşanır, nasıl yapılır, nasıl yaşatılır? Bunlara doğru cevaplar vermek gerekir.
Bu yüzdendir, spor bir karakter işidir