Eskiden mahalle kültürlerimiz vardı.
Sporu, spor kültürünü, arkadaşlığı, paylaşmayı, yenmeyi ve yenilmeyi, sosyal hayata ön hazırlığı bize dolu dolu yaşatan çok önemli bir sosyo-kültürel yapıydı mahalle kültürü. Farkında olmadan birçok sporun temel tekniklerini, sporun temeli olan temel motorik özellikleri(sürat-dayanıklılık-kuvvet-denge vb…)çocuk yaşta geliştirdiğimiz tek yerdi. Şimdi ise kentsel dönüşümle beraber yerini 4 duvar arasında sıkışmış şehirden uzak koca koca binalar, oyun parkları ve otoparklar aldı. Herşey bittimi ya da bitecekmi? Tabiki de hayır… İşte size daha doğrusu ailelere güzel bir çözüm. Evinizde ve çevrenizde spor kültürü oluşturun! Bunun birçok yöntemi var. Öncelikli olarak evinizde konuşabileceğiniz bir spor dalı olsun. Bu durumu televizyondan izledikleriniz veya yakın yerlere gidebileceğiniz bir spor karşılaşmasıyla başlayabilirsiniz. Kocaeli bölgesinde oturan ailelerimiz için eğer ki ailecek izlemek isterseniz gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğünün haftalık müsabaka takvimlerine bakıp herhangi bir salon sporu müsabakasına gönül rahatlığıyla gidip izleyebilirsiniz. Salonlarımızın dolması, takımların dolu tribünlerde maç oynanması rakip taraflar üzerinde çok büyük baskı yaratacağı aşikardır. Ayrıca hem seyir zevki anlamında hem de taraftarı olduğumuz takımımızın galibiyetinde önemli bir pay sahibi olunacaktır. Bu işler arz-talep işidir. Kültürü olmayan bir spor dalını ne oluşturabilir nede yayabilirsiniz. Ama kültürü oluşturulmuş bir spor dalını yayması, medyanın ve maddi kaynakların desteğini alması çok daha kolay olacaktır. Özellikle Teog(liseye geçiş sınavı) ve üniversite sınavı için sporu bırakan ya da ara veren sporcularımızı ve ailelerini anlamakta güçlük çekiyorum. İşte bunun sebebi ailede spor kültürü olmayışıdır. Ailelerimiz bu gibi olumsuz durumları yaratarak çocuklarını televizyona, sağlıksız yaşama, birçok hastalığa(obezite, yürüş bozukluğu, fiziksel dengesizlik, psikolojik sorunlar) ve bilgisayara bağımlı hale getirmişlerdir. Sonrada en ufak başarısızlıklarda sanki suçlu çocuklarmış gibi çocuklarından dert yanmışlardır. Bunun birçok örneğini çevrenizdeki spor kulüplerinin değerli antrenörlerinden duyabilirsiniz. Herşeyi sınav başarısı olarak gören veliler gelecekte bunun zararlarını birçok yönüyle hissedeceklerdir. Bu ve bunun gibi sorunlardan tek çıkış yönü zaman yönetimidir. Zamanını iyi yöneten bir aile, özelliklede spora yönelen, yönlendiren ve destekleyen bir veli çocuklarını doğru bir şekilde büyümesi ile ilgili hem okul hayatında hem de sosyal hayatında başarısız olma ihtimali söz konusu bile değildir. Spor algıları geliştirir, spor fiziksel görünüşe destek olur, spor sağlıktır ve kötü alışkanlıklardan uzaklaştırır, spor psiko-sosyal anlamda destek noktasıdır. Psikolog bir arkadaşım sporcu bir hastasına şu kelimeyi kullanmıştır. ‘’siz çözümü psikologlarda arıyorsunuz ama bizde sizleri spora yönlendiriyoruz’’ demiştir. Aslında çözümü çok güzel özetlemiştir. Sonuç olarak eskiye göre aileler çocuklarıyla daha çok ilgilenmeli, onları sevdikleri spor dallarına yönlendirmeli ve desteklemeli, evinde ve sosyal hayatında yoğunlukları bahane ederek spordan uzaklaşmamalı, fırsat buldukça spor müsabakalarını takip etmeli, hatta imkanı varsa müsabakaları izlemeye gitmelidir. Bir spor bilimci, spor adamı, akademisyen olarak benim tavsiyelerim bu yöndedir. Takdiri size bırakıyorum. Saygılarımla…
‘’Sporu tanımak toplumu anlamaktır’’ N.Elyas.