Yaşadıklarımız, gerçekleri bir türlü kabullenemeyişimizle ilerlemeye devam ediyor. Bir sporcuyu yetiştirirken göstermediğimiz özeni, doping içerdiği belirtilen biyolojik karne sonuçları ortaya çıkınca olayı örtbas etmek için kullanı
Kanıtlaması zor ama, olimpiyat oyunları öncesi konunun kapanması üzerine epeyce çaba gösterildiği bir gerçek…
Bir sporcuya ancak ödül kazanırsa milyonlarca lira ödemeyi ilan etmek, o mertebeye ulaşmak için antrenörü ve yöneticileri de dahil olmak üzere herkesin her türlü yolu deneyeceğini işaret eder. Halter’de 1991 yılındaki Akdeniz Oyunlarına kadar uzanan süreçte yaşadıklarımızı nasıl bir kalemde unutur gideriz? 2004 senesinde henüz Atina Olimpiyat Oyunlarının hemen başlangıcında ortaya çıkan doping skandalını hatırlayanımız var mı? Bu sporcunun daha sonra aynı sporu yapanlara hocalık da yaptığını eklesem durum nerelere kadar uzanacaktır?
Bir taraftan barış süreci, diğer taraftan Olimpiyat Oyunlarına adaylığımız, kimin, kimlerin yaptığı belli olmayan patlama hadiseleri, ülkenin gelişmesine çelme takmaya çalışanlar arasında spor yönetimi toz duman ilerlemeye çalışıyor. Hani Olimpik Merkezler kurulacaktı? Çalışması devam eden spor merkezleri ne alemde? Bu merkezlere sporcular nasıl alınıyor? Onlara kimler eğitim veriyor? Eğiticilerin kaynakları neresidir? Şimdiye kadar bu merkezlere aldığımız çocuk ve genç sayısı nedir? Kaç tanesi elit düzeyde spora hizmet vermektedir?
Yakında Akdeniz Oyunlarını düzenleyeceğiz. Okuduklarıma göre madalya alanlara 500’er Cumhuriyet Altını verileceği yazılıyor… Şu soruyu sormak istiyorum: Sporcu kardeşlerimize herhangi bir para ödülünün olmadığını söylesek acaba kaç tanesi milli takımlarda oynamayı tercih edecektir? Lütfen bu satırları yeniden okuyun! Akdeniz Oyunları diğer spor faaliyetleri yanında bölgesel bir organizasyondur. Çoğu ülke takımı iddialılardan oluşur. Buralara gönderilen antrenör ve sporcular başarılı oldukları taktirde gelecekte A milli takımlarında oynayacak ve teknik adamlar sınıf atlayacaktır. Bu gerçeği bilmek zorundayız.
Oyunların alınışını bilmeyenler için yeniden yazıyorum. Bu faaliyetin oylamasında Türkiye, Fas’a karşı 1 oyla kaybetmişti. Zaman içerisinde Fas, oyunları organize edemeyeceğini anlayınca iş bize kaldı. Doğrusu biz oylamada kazanmadık. Oyunları bize verdiler. Kötü mü oldu? Sanmam, Mersin’e güzel eserler kazandırılıyor. Umarız her şey yolunda gider.
Ama sıkıntı devam etmektedir. Antrenör yetiştirme sistemimiz yoktur. Milli takım antrenörlükleri tanımsız ilişkilerle yapılmaktadır. Çoğu milli takım antrenörü bu işten dolayı para almamaktadır. Çoğu teknik adam bu işi nam olsun diye yapmaktadır. Milli takım antrenörleri bu işleri sonrasında kulüp takımlarında beklenti içine girmektedirler. Çok merak edenimiz varsa, branş ve milli takımın antrenörlüğünü yapanları ilgili federasyonun genel sekreterlerinden sorabilirler…
Problem çok yönlüdür. Sporcu kaynakları kurumaktadır. Okullarda çalışan beden eğitimi ve spor öğretmenleri mutlu değildir. Bunun yanında çok sayıda tembelimiz de bulunmaktadır. Üniversitelerin antrenör yetiştirme bölümleri kendi ders planlarını gözden geçirmek zorundadır. Federasyonları ve başkanlık seçimlerini hiç konuşmak istemiyorum. Özerklik denilen rezaleti her gün ibretle seyrediyoruz. Soruyorum size hangi federasyon özerktir?
Sonuç şuraya gelmiştir: Dopingin ismi değişmiştir. Doping yapılmamış bilakis spordan men durumu ortaya çıkmıştır. Hepimize hayırlı olsun!