Spor hayatımızın her safhasında öyle ya da böyle bir şekilde karşımıza çıkıyor. Hatta herhangi bir iş görüşmesine gittiğinizde bile jüri tarafından spora bakış açınız değerlendiriliyor.
Askere gidiyorsun sabah sporu, doğum öncesi hamile platesi, halk yürüyüşleri, bisiklet gezintileri, trekking yani doğa yürüyüşleri, pazardan veya marketten alınan malzemelerin belli bir mesafe taşınabilirliği, bir evin ya da bir arabanın temizlenebilmesi için gerekli olan temel motorik özellikler, bahçe temizliği(ağaç dikme, çapa yapma, zaralı otları arındırma, meyve toplama vb…), günlük iş hayatındaki fiziki performans, bir ailenin çocuğuyla uzun süreli oyunlar oynaması, fit bir vücut, sağlam bir bünye, bir öğretmenin yada bir antrenörün saatlerce ayakta durabilmesi, yaşlı yada genç bir kişinin maslowun temel ihtiyaçlar hiyerarşisindeki temel ihtiyaçlar ilkelerini karşılayabilmesi vb… gibi birçok alanda spor hayatımıza ciddi bir katkılar sağlar. Peki spor hayatımızda bu kadar lazımken neden çocuklarımız bir o kadar sporun içerisinde olmuyor. Aslında sorunun en temel cevabı ‘’AİLE FAKTÖRÜ’’ dür. Ailesinde spor yapılan bir çocuk ne olursa olsun sporun başından ya da sonundan bir yerinden varoluş mücadelesi veriyor. Aslında bu cevabı ülkemizde sporu yaymanın da bize şifrelerini veriyor. Şifre şu ki; sporu öncelikli olarak ailelerde benimsetmek gerekiyor. Her ne şartta olursa olsun herkesin spor yapabilme imkanı olduğuna inanıyorum. Hatta bazı durumlarda evde sporun bile konuşulması yeterli hale geliyor. Yıllarca çocukları sportif alanlara çekmenin mücadelesi veriliyor. Bende söylüyorum çocukları değil aileleri çekmek gerekir. Bir mücadele verilecekse ailelerden hatta en yaşlı kişilerden ufak ufak başlanmalı. En önce yapılması gereken spor yapmaya herhangi bir özür durumunun olmadığına dair tam teşekküllü hastanelerden veya özel sağlık merkezlerinden detaylı bir rapor. Devamında eğer ki spor yapmanıza sağlık açısından ciddi bir sebep yoksa sportif bir bilinç elde edilmeli. Sonuç olarak aile fertlerinden birilerinin spor yapması demek çocuklarının da o spor ortamında bir şekilde varolacağı anlamına gelmektedir. Bu durumun çocukta küçük yaşta spora karşı bir sempati oluştuğunu söylemek çok mümkün. İlerleyen yaşlarda ise küçüklükten elde edilen ufak çaptaki bu sportif tecrübeler ilerleyen yaşlara da ışık tutacaktır. Konunun aile kısmına gelince ise spor yapmayı düşünen bir genç ailesi tarafından son derece destekleneceği yadsınamaz bir gerçektir. Günümüzde sporunun çocuklar boyutunda en büyük sıkıntısı aile desteğinin olmayışıdır. Eğer aile faktörünü ele alıp onlara spor yaptırmayı düşünebilirsek birçok çocuğunda sporla ilgili yapacağı aktivitelere de bir ışık tutmuş oluruz. Spor sadece profesyonel kulüplerin çatısı altında yapılan elit spor yada sporcu anlayışı değil kitle sporu dediğimiz daha çok rekreakson (boş zamanın değerlendirilmesi) faaliyetleri olarak her kesime hitap etmesidir.