Değerli okurlarım biliyorum ki son zamanlarda köşem biraz boş kaldı kalmasına ama yoğunluğum sebebiyle sizlere seslenme fırsatım olmadı…
Öncelikle siz kıymetli okurlarımdan özür diliyorum…
Yaklaşık 700 kişinin katılımıyla düzenlenen resitalimizin ardından Romanya seyahatimi gerçekleştirdim, döndüğümde ise yarım kalan işlerimi tamamladım…
Evet, konumu çok fazla dağıtmadan yazımın başlığından da anladığınız gibi spor camiamızda taklitçilik, fesatlık ve proje hırsızlığı üst safhada…
Sizlerde haklı olarak diyeceksiniz ki: ‘Ya Tolga sporda projemi var, kulüpler projemi üretiyor’ diye…
Haklısınız Kocaeli’nde toplasanız üreterek spora hizmet eden 2 bilemedin 3 kulübüz…
Kimileri üretmiyor anladıkta kimileride maşallah çenesine vurmuş…
Papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyorlar, alışmışlar ya velilerini sporcularını kandırmaya…
Yıllarca spor hayatları da bu şekilde yalanlarla geçmiş…
Bir dönem bir braşta rant kavgasına girenler şimdilerde ise aynı pislikleri cimnastiğin içine sokmaya çalışıyor…
Yalanlar hep aynı…
Yok yüzme antrenörüyüm, yok efendim jimnastik, yok yok bende şu da var!
Utanmasalar 4 nala Oscar adayı olduklarını iddia edecekler…
Düne kadar bizi ve herkesi jimnastik antrenörüyüm diye kandıranlar daha dün İzmit’te açılan kursa katılarak belge aldılar…
Benim anlamadığım bu tipler imandan felan söz ederler, yıllarca da insanları böylesine hassas ve önemli bir konuda kandırarak hayatlarını idam etmişler…
Bakın, söylemedi demeğin bu insanlar yakında kendilerini methi ilan ederlerse şaşırmam!!!
Methi branşında antrenörlük belgem var, derler mi derler…
Neye üzülüyorum biliyor musunuz; Avrupa’ya gidiyoruz, yüzlerce sevenimiz var, ilkleri gerçekleştiriyoruz ama..!
Ayakaltında gezen sporumuzun içerisinde psikolojisi bozuk antrenörlerle, spor adamlarıyla da uğraşıyoruz…
O kadar bariz taklit yapıyorlar ki; gece gündüz sosyal medyadan bizi takip ediyorlar, bizim antrenman programlarımıza göre antrenman yapıyorlar, bizim yaptığımız ne varsa yapmaya çalışıyorlar…
Ama nafile!
Adamın alt yapısı olmadığı, vizyonsuz ve akademik bilgisi yetersiz olduğu için elindeki işi bizleri taklit ederek pazarlamaya çalışırken rezil rüsva oluyor…
Biliyorsunuz ki bu tipleri biz kulübümüzde bile barındırmıyoruz, bu yüzden de başarı sağlayarak ilklere imza atıyoruz…
Gelelim beden eğitimi derslerinin kaldırılmasına...
Çok fazla konuşmaya gerek yok, yazımın başlığından buraya kadar olan bölümü okumanız yeter…
Yüzlerce spor adamının yaşadığı ülkemizde sporun içinden yetişen bir Bakan bile çıkaramayan topluluğuz…
Spor hukukunun olmadığı, sıkıştığımız yerde İsviçre spor hukukuna başvuran bir topluluğuz…
Okul sporlarının yerde gezdiği ve eğitim-spor çatışmasının olduğu bir topluluğuz…
Anca bir adım önde olan kişilerin ayağını kaydırmaya çalışan bir topluluğuz…
Daha sendika bile kuramayan bir topluluğuz…
Proje üretemeyen, bilime inanmayan, her şeyi devletten bekleyen bir topluluğuz…
Hala alaylı-mektepli çatışması içerisinde birbirimizi kovalayan bir topluluğuz…
Federasyonların özerk olmadığı ve kulüplerin dernek statüsünde olduğu bir topluluğuz…
Böyle bir ülkede beden eğitimi derslerinin kaldırılmasına asla şaşırmıyorum…
Lakin, ilimizin ve ülkemizin en ücra köşelerinde görev yapan, birlikte yürüdüğüm, canını dişine takan ve beni bu günlere getiren beden eğitimi öğretmenlerim var…
Ah birde kurunun yanında yaşta yanmasa..!