Ağustos ayından bugüne okullar ile alınan kararların sayısının kaç olduğunu kaç kişi hatırlıyor acaba.
Açıldı açılacak diye önce papatya falları bakıldı. Ardından online eğitime geçildi. Tam bir fiyasko. Ancak öğrencilerin beşte biri takip edebildi.
Ardından müthiş bir karar! İSTEYEN GÖNDERSİN İSTEYEN GÖNDERMESİN açıyoruz denildi.
Böylesi idare-i maslahatçı bir kararın dünyada örneği olamaz. Ne biçim devlet iradesi bu. Bu nasıl acizlik. Doğru dürüst bir karar bile alınamıyor.
Tam bir idare-i maslahat. Yani bir işi, gerektiği gibi değil de günün şartlarına göre geçiştirme, günü kurtarma.
Yahu okullar ya açılır, ya da açılmaz isteyen gelsin ne demek.
Bu ne özgüven eksikliği, karar alma acizliği.
Eğitim yapmanın koşullarını sağlarsın ders zilini çalarsın. Yok, eğer sağlayamıyorsan bir yıl eğitimi durdurdum dersin adam gibi karar olur. Eğitimi bu şekilde yozlaştırmaya hakkınız yok.
Sınıfın yarısı sınıfta, yarısı bilgisayarın başında öğretmen kendini parçalıyor. Ne o eğitim yapıyoruz.
Üniversitelere ne demeli, 20 yaşındaki gençlerde mi salgına karşı sorumsuz.
Bildiğim kadarı ile tüm üniversiteler kapalı. Ne güzel öğrenciler olmayınca okullar nede güzel idare ediliyor!
Uzaktan eğitimle tıp, mühendislik öğretiyoruz sınavlar başlı başına bir alem. Tüm öğrenciler maşallah çok başarılı. Ne güzel değil mi?
Yazık çok yazık…
Bakınız Güney Amerika’da bir üniversitenin giriş kapısında yazılan mesaj şöyle;
Herhangi bir ulusun yok edilmesi atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez.
Sadece EĞİTİM kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir.
- Hastalar bu tür doktorların elinde ölür.
- Binalar bu tür mühendislerin elinde çökerler.
- Para bu tür ekonomistlerin elinde kaybolur.
- İnsanlık bu türden görevlilerin elinde olur.
- Adalet bu tür yargıçların elinde kaybolur.
Özet, Eğitimin çöküşü milletin çöküşüdür.
O nedenle eğitimle ilgili kararlar alırken “günü kurtarma amaçlı kararlar alamazsınız.”