Son dönemlerde hükümetin yaptıkları adeta 1980’lere götürdü bizleri. Baskı, halkı tanımamazlık, sindirme had safhada
Bildiğiniz gibi neredeyse 20 gündür Taksim Gezi Parkı ile başlayan eylemler, hükümetin sert tutumu nedeniyle kitlesel bir direnişe dönüştü.
Haliyle
İzmit`te de bu eylermler Cumhuriyet Parkı`nda sürüyor.
Yaklaşık 23 haftadır her akşam yüzlerce insan Cumhuriyet Parkı`nda bir araya gelerek seslerini hükümete duyurmaya çalışıyor.
Tabi bu eymelere kentin önemli isimleri, tanınmış isimleri de katılıyor.
Bunlardan biri de diş hekimi, KYÖD eski Başkanı Hakan Tanta.
Tanta , eylemlerin en sevilen ve halka moral veren hatta zaman zaman halkı yatıştıran bir isim.
Ancak Başbakan Erdoğan`ın emriyle dün akşam Takism Gezi Parkı`na yapılan gazlı, tazyizkli sulu polis müdahalesinin ardından
İzmitliler de ayağa kalktı.
Eylemler sakin geçtiği için her akşam saat 22.00 sularında biten
İzmit`teki eylemler Taksim`deki sert müdahale nedeniyle
İzmit`te de gece yarılarına kadar devam etti.
Halk, Taksim direnişçilerinin yanında olduklarını göstermek ve bu süreçte hayatını kaybedenleri anmak için Cumhuriyet Parkı`ndaydı.
Hakan Tanta`da halkın yanındaydı.
Ancak, devlet baskıcı yüzünü bir kez daha gösterdi.
Tanta, ilginç bir olay yaşadı.
Aslında Türkiye şartlarında pek şaşırmamalıyız buna.
Zamanında çok yaşandı ve hala yaşanıyor.
Hükümetin sözde ‘ileri demokrasisi` bu olsa gerek.
Halkı sindirmek, gözdağı vermek, kendi gibi düşünmeyenlere aba altından sopa göstermek...
Tanta, dün gece başından geçen olayı facebook sayfasından paylaşmış.
İşte o antidemokratik uygulama;
“Bu gece hayatımın en önemli gecelerinden birini yaşadım. Taksim ve İstanbul'daki o dehşet görüntülerin ardından, İzmit'teki eylemlerin merkezi olan Cumhuriyet Parkı`na gittim. Her akşam olduğu gibi yine duyarlı vatandaşlarla birlikte, yaklaşık 01.30`a kadar Cumhuriyet Parkı`ndaydım. 01.30`da Cumhuriyet Parkı`ndan ayrıldıktan sonra yaklaşık 4 dakika sonra Kozluk 1. yolda olan evimin önüne geldim. Yolda park yeri bulamayınca 2. yola döndüm. 2. yolun Rasathane yoluyla kesiştiği noktaya gelince bir anda önümde bana ‘dur` işareti yapan polislerle karşılaştım. Bir anda aracımın arkasında da bir polis aracı gördüm. Etrafım 6 polis aracıyla çevrildi. Önce kimliğimi aldılar. Yanımda kuzenim Güray Vural da vardı. Onun kimliğini de aldılar. Polisler aslında şaşkın gibiydiler. Birisi aralarından "Diş doktoru olan sizdiniz değil mi?` diye sordu. Ben olanları gülümseyerek izliyordum. ‘Nereden biliyorsun?` dedim, cevap çıkmadı. Daha sonra aracı aramaya başladılar. Olağanüstü birşeyler olduğu belliydi. Aralarından birisi çalan telefonuna bizden biraz uzaklaşarak cevap verdi. Vali'den bahsediyordu. O arada başka araçlarda geliyordu. Trafik kapanmıştı. Uzun süre beklettiler. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Bu arada üzerimi aramadılar. Trafik polisi de gelince ruhsatımı istediler. Hiç eksik yoktu. İlkyardım çantasını açtırdılar. Çeki halatımı sordular. Bak bir o eksik çıktı işte. Zannediyorum amirleri geldi. Bu arada promil ölçmek için başka bir polis aracı geldi. Üfledim. O da sıfır çıktı. O arada Cumhuriyet Parkı`ndan ailesiyle evine giden Kaya abi olaya şahit oldu. Gözleri yerinden çıkacak gibi bakıyordu. Ben gitmesini söyledim. O da bu arada parkta olan birçok kişiye haber verdi. Selman Yıldırım beni aradı. Hemen geleceğini ve durumumu sordu. Hala bekliyordum. Yaklaşık yarım saat geçtikten sonra gidebileceğimi söylediler. Aralarına gittim ve aslında beni tanımalarına rağmen! kendimi tanıttım. Geçmiş dönem KYÖD Başkanı olduğumu, Cumhuriyet Parkı`ndaki eylemden geldiğimi, böyle bir kuşatmanın ve özel muamelenin cevabını istedim. Bunun bir sindirme operasyonu olduğunu söyledim. Her şey apaçık ortadaydı. Komik bir şekilde ‘şüpheli araç ihbarı` dediler. Güldüm tabi ki. Hiçbir trafik kuralını çiğnemeden, korna dahi çalmadan evimin önüne gelmişken, 4 dakika içerisinde nasıl organize olduklarını sordum. Polisler ‘Biz görevimizi yapıyoruz` diyerek uzaklaştılar. Şaşkındık. Eylem alanından bir arkadaşım beni aradı. Oradaki sivillerden bunun bir vali talimatı olduğunu söylediler. Tekrar gülümsedim. Birkaç komşum da tesadüfen şahit oldular. Sevgili Selman Yıldırım yanıma geldi. Ayak üstü olayı değerlendirdik. Duyan dostlarım aradılar. İzmit`te doğdum, bu sokaklarda büyüdüm, hayatımda ilk kez böyle bir olayla karşılaştım. Allah sonumuzu hayretsin. Size tek diyeceğim var. Demirden korkan, trene binmez.” KAYNAK :Bizimkocaeli