Nihayet yaz geldi. Bana da Datça yolculuğu görüldü.
22 Haziran’da yola çıktığımdan yollarda fazla trafik yoğunluğu bulunmuyordu. Yorucu 760 km yoldan sonra Datça’ya ulaştık. Her geldiğim yıl net bir şekilde yapılaşma yoğunluğunun arttığı görülmektedir. Türkiye'nin her yerinde arsa ev gibi taşınmaz fiyatlarında artık şu anda bulunmakla birlikte sanki Datça’da artış oranının daha fazla olduğu gözlenmektedir. Örneğin geçen yıl 3.000.000TL olağan bir taşınmaza bugün 5.000.000TL denilebiliyor.
Pansiyon fiyatları denize uzaklığa veya havuzlu olup olmaması gibi durumlara bağlı olarak oda başı 2.000 TL’den 5.000 tl'ye değişiyor.
Bu yıl en belirgin fahiş artık işe sahillerdeki işletmelerde görülmektedir. Günlük şezlong ücretleri geçen yıl 200 tl civarındayken bu yıl 500- 600 tl ye çıkmış. Yani kişi başı ya 500 TL tüketirsiniz veya bu parayı ödemek zorundasınız.
Bu taraflara gelecek vatandaşlar bu fiyatlara ve ailelerinin durumuna göre bütçe yapıp yollara çıkmalarını öneririm.
Sahilleri işgal eden kafeler (Bach ) dışında kalan alanlar yani halkın kendi sandalye ve havlularını alıp oturacağı ve denize gireceği yerler her yıl bir önceki yıla göre sürekli azalmaktadır. Sahile yakın yerlere yapılaşan yeni oteller önlerindeki alanları da kapatıp kendi müşterilerinin hizmetine açıyorlar. Halk ne kadar dirense de çok fazla sonuç alınamıyor.
Öncelikle her vatandaş, ülkenin bütün denizlerinde ücretsiz bir şekilde yararlanacağını bilmelidir. Şezlonga oturmadan havlusunu sererek oturup denize girenlerden ücret talep edilemez. Sahiller ilgili kurumlar tarafından işletmelere kiraya verilmiş olsa bile halkın plaja girmesini engellemek için değil, o plaja girenlere hizmet sunması için verilmiştir. Onlardan hizmet talep etmeyen vatandaştan plaja geldi diye bir ücret talebinde yasal olarak bulunamaz.
Gel gör ki; oteller bu alanları tamamen kapatmış bazı yerlerde koruma vesaire koydukları için vatandaş açısından yasal haklarını kullanmak mümkün olamamaktadır.
Esasen işletmelerle deniz arasında en az 50 m mesafenin boş olması gerekmektedir. Ancak ne yazık ki bu sadece yasada var olan ama uygulamada olmayan bir durumdur. sahilleri kiralama işlemleri yapan Şehircilik Bakanlığı ve belediyelerin yeterli kontrolleri yaptıkları da söylenemez.