Açıklama şöyle:

Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığı, Aile Hekimlerine ve diğer Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarına hafta içi saat 20.00’ye dek, Cumartesi günleri (hatta Pazar günleri de) 09.00-17.00, saatleri arasında nöbet adı altında esnek veya fazla mesai yaptırmayı planlamaktadır. Üstelik Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarının hastane acil servislerinde, 112 istasyonlarında ayda en az 8 saat zorunlu nöbet tutmasına ilişkin kanun da halen yürürlüktedir.

Sürekli olarak Bakanlık, aile hekimlerini ve aile sağlığı elemanlarını, sağlık sisteminin açıklarını kapatmak için kullanmaya çalışmaktadır. Oysa bu tutum, birinci basamak sağlık hizmetlerinin gelişmesini olumsuz etkilemektedir. Bu durum, sağlık çalışanlarının motivasyonunu bozmaktadır.

Birinci basamak sağlık çalışanları, temel hakları, çalışma koşulları ve toplumun sağlık hakkı için dile getirdikleri talepler, Sağlık Bakanlığı tarafından dikkate alınmamıştır. Bu nedenle, Bakanlığı bu yanlış tutumdan vazgeçirmeye yönelik olarak, Türk Tabipler Birliği, AHEF, SES, Türk Sağlık Sen, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası’nın aldığı ortak kararla; 12 Aralık'ta uyarı amacıyla bir günlük iş bırakma eylemi yapmışlardır…

12 Aralık'ta yapılan bir günlük iş bırakma eylemine tüm yurt çapında Aile Sağlığı Merkezleri, % 90 oranında katılım göstermişlerdir. Ayrıca 13 Aralık'ta da Ankara'da bir yürüyüş ve miting gerçekleştirmişlerdir. Bütün bu protestolar olurken hükümet nezdinde yetkili sendika “Malum Sen” ortalarda gözükmemekte, aile sağlığı merkezi çalışanlarını yalnız bırakmaktadır. Bu acı gerçeği de kamuoyunun takdirine sunuyoruz.

Dünyada günümüzde, insanların kendilerine ve yakınlarına daha fazla zaman ayırabilmesi için, toplam çalışma saatlerinin azaltılması gündemde iken, ülkemizde Sağlık Bakanlığı aile sağlığı merkezi çalışanlarının mesaisini artırmaya çalışmaktadır. Bütün bunların, sağlık çalışanları üzerinden yapılan popülist uygulamalar olduğu aşikardır. Aslında Bakanlığın bu tutumunda ısrarı, son zamanlarda yaşadığımız iş kazalarından hiç ders almadığı, çalışan sağlığı ve güvenliğini hiçe saydığını göstermektedir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti,  potansiyel olarak artıracak nitelikte bir uygulama olabileceği de hiç göz önüne alınmamıştır. Uzatılmış çalışma sürelerini gündeme getiren Bakanlık, Aile Sağlığı Merkezleri’nin güvenliği ile ilgili uygulamaya yönelik hiçbir önlem getirmemektedir.

Bir de Sağlık Bakanı sık sık, bu mesleğin, yani hekimliğin nöbetsiz olmayacağını vurgulamaktadır. Ancak aile hekimlerinin şu anda bulundukları pozisyondaki görev tanımları ve sorumlulukları, nöbet tutmaktan çok farklıdır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan hekim ve yardımcı sağlık personelinin birincil görevi, nöbet değil, “anne-bebek ölümlerinin azaltılması ve kronik hastalıkların iyi takip edilmesidir”. Birinci basamak sağlık kuruluşlarının çalışma ilkeleri, 24 saat hizmet veren yataklı tedavi kurumlarından çok farklıdır. Sayın Bakanımızın bu kavramları bir kez daha dikkatle etüt etmesini öneriyoruz.

Vatandaşlarımıza şu soruyu sormak isteriz: Siz uzamış mesaisi sonunda yorgun düşmüş bir hekime muayene olmak ister misiniz?

Sağlık Bakanlığının, böyle bir yasal düzenlemenin; özveriyle çalışan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları üzerinde son derece olumsuz bir etki yapacağını, düşünmesi gerekmez mi? Sağlık politikaları belirlenirken, o politikaların doğrudan uygulayıcısı olan sağlık çalışanlarının görüşlerinin alınması gerekmez mi?

Aslında görüş alınıyor gibi gözükse de, bu görüş ve öneriler hiç dikkate alınmamaktadır. Bakanlık bunların tam tersi icraatları uygulamakta, kendi bildiğinde ısrar etmektedir.

Sağlık Bakanlığı’ndan beklentimiz; dinlenme hakkının hiçe sayılarak Aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının, görev tanımlarından farklı işlerde, fazla çalışmaya zorlamasından vazgeçilmesidir.

Bugüne kadar olduğu gibi, hak arama cabalarında, aile hekimlerinin her zaman yanında olacağız. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

CHP Kocaeli İl Başkan Yardımcısı

Müzeyyen Topçu TAN