Röportaj: Habibe Demiroğlu Alp Türedi, geçtiğimiz ay Avusturya'da Ironman St. Pölten 70.3 yarı mesafe triatlonunu ir spor bitirdi. Ironman 70.3, arka arkaya yapılan 3.8 km yüzme, 90 km bisiklet ve 21 km koşudan oluşuyor. Alp, ülkemizde bu
Merhabalar Alp Bey, öncelikle Alp'i tanımak gerekirse Alp kimdir kendinizden biraz bahseder misiniz?
Ben 1988 İzmit doğumluyum. Spora altı yaşında yüzme ile başladım. Fakat üç sene sonra yüzmeyi bıraktığımda hayatımın bir tarafında spor hep kaldı. O annesinin babasının zorlamasıyla sporcu olan çocuklardan da değilim ben, anne ben yüzmeyeceğim dedim, peki dedi. O noktadan sonra, hep kendi iradem ile spor yaptım. Değişik spor dallarını denedim. Her hangi bir sporu yapan, bir yandan da koşu yapar bilirsiniz. O yüzden bir taraftan da hep koştum.
Lisansımı Boğaziçi Üniversitesi ve Binghamton University ortak programı Bilişim Sistemleri Mühendisliği dalında yaptım. İki okulun da kürek takımlarında kürek çektim. O dönemlerde triatlona merak sardım, sonra gittim Binghamton'da Triathlon Training dersi aldım. Bildiğiniz kredili notlu ders, ortalamama geçti, transkriptimde yazdı. Bunun üstünde duruyorum çünkü Türkiye'de hiçbir üniversitede olduğunu düşünmüyorum.
Lisansüstü derecemi Sabanci Üniversitesi'nde MBA alanında yaptım. Türkiye'nin en iyi vakıf üniversitelerinden biri olma iddiasında olan bir okulun kampüsünde yüzme havuzu olmaması şaşırtıcı. O dönemde bir de Kaynak Mühendisliği sertifikası aldım. Aynı zamanda CrossFit Level 1 Trainer'm. Son bir senedir de Kocaeli'nde mühendis olarak çalışıyorum.
Triatlon nedir? Nasıl yapılır?
Triatlon, yüzme, bisiklet ve koşu sporlarını kapsar. Arka arkaya ara vermeden yapılır. Sıralama toplam zaman üzerinden, başka bir puanlandırma söz konusu olmadan yapılır. Farklı mesafelerde yapılır, en yaygınları;
sprint (750m yüzme, 20km bisiklet, 5km koşu),
olimpik (1500m yüzme, 40km bisiklet, 10km koşu),
yarı-mesafe (IRONMAN 70.3®) (1930m yüzme, 90km bisiklet, yarı-maraton (21.1 km koşu) ),
uzun-mesafe (IRONMAN®) (3860m yüzme, 180km bisiklet, maraton (42.2km koşu) )
şeklindedir.
Bu dalı seçmenize etken olan biri var mı yada etkilendiğiniz biri?
Bu sorunun bir kısa bir uzun cevabı var. Kısa cevabı, yüzme geçmişim vardı, koşu sporunu da destek olarak hep yaptım ve televizyonda yıllar yılı bisiklet izlerdim. Bir gün internette bir makale buldum, kendi kendime bir 12 hafta şu sporu deneyeyim dedim.
Uzun cevabı, ve aslında gerçek cevabı, triatlonun bana verdiği komple fitness hissi. Örneğin maraton sporcularına bakın, ne kadar çelimsizlerdir, ellerine iki tane alışveriş sepeti, bir toz bezi verseniz -işin abartısı- belki bir ev hanımı kadar performans sergileyemezler. Uzun zaman tek tip spor yapmanın vücuda getirisi kadar götürüsü de oluyor. Bu atletlerin kasları bu şekilde gelişiyor, eklem sıkıntıları ortaya çıkıyor. Triatlon için de benzer şeyleri söylemek mümkün olsa da karşılaştırıldığında bu etken daha az ve amatör triatletler de zaten çok renkli çalışırlar, ağırlık çalışmayı ihmal etmezler, yogaya pilatese giderler. Bana gerçek fitness tanımına en yakın şey bu gibi geliyor.
Bunun yanı sıra CrossFit antrönörlüğü sertifikanız var demek. Bundan bahsedebilir misiniz biraz?
En çok triatlet Birleşik Devletler'de , Birleşik Krallık'ta ve Avusturalya’da var. Bunlardan gelen de bir triatlon kültürü var. Amatör olarak (recreational olarak) bu sporla ilgilenenler genelde destek olarak birçok aktivite yapıyor. CrossFit'i de bu şekilde duydum ve ilgilenmeye başladım. Seminerine gidip, 1. seviye eğitmen sertifikası aldım. Çünkü çok renkli ve farklı. İçinde jimnastik hareketler, olimpik halter gibi ağırlik hareketleri var, plyometrik hareketler var. CrossFit, fitness'ı sağlığın bir üst boyutu olarak görüyor ve karşına çıkabilecek her engeli yenmek olarak da tanımlıyor. Bu yüzden de sürekli değişik hareketler yapıyorsunuz. Yani bu şey gibi değil eline bir dumbell alıp sadece kol kaslarını geliştirmek gibi değil. Farklı sporlara etkisi çok. Kısa tekrar var, uzun tekrar var; ağır tekrar var , hafif var. Hepsi fonksiyonel hareketler.
Peki bunu geliştirmek istiyor musunuz ? En azından Kocaeli’nde?
Kesinlikle evet. Modern insana çok yakışıyor. Crossfit için ortalam günlük yarım saatinizi ayırmanız yeterli. Bu yüzden insanlara cazip geleceğini düşünüyorum… Türkiye de yaşam tarzı olarak spor çok yaygın değil ama bir yerden başlamak isteyen için CrossFit iyi bir reçete.
Sizce psikoloji amatör bir Triatletin performansını sizce arttırır m??
Özellikle zaman yönetiminden kaynaklı bir psikolojik yük var. Eğer benim gibi tam zamanlı çalışıyorsanız. Haftada 19 saat neredeyse tam bir günlük idman, programa sığdırmak bir zorluk, o programa uymak ayrı bir zorluk. Eğer kafa olarak buna %100 kendinizi adamadıysanız, sabah 4:30'da kalkıp yağmurun altında bisiklete çıkamayacağınızı size garanti ederim.
Günde kaç defa antrenman yaparsınız ve bunların arasında en iyilerine değinecek olursak En iyi 5 antrenman ipucunuz nedir?
Haftadan haftaya değiştiği için, idman yükünü senelik olarak programlıyorum; senede 700 saat. Haftada ortalama 13'e tekabül ediyor ama 8 ila 19 arası değişiyor.
Bu işin içinde olan bilir, triatletler değişik şeyler deneme konusunda biraz abartılıdır. Ben de onlardanım. CrossFit, Vinyasa Yoga, Paleo diyet gibi farklı pratiklerim var. Ama en çok atlanan ve an az değer verilen ama aslında en önemli antrenman ipucu aslında çıkıp o antrenmanı yapmak. Demek istediğim, kötü bir koşu ayakkabınız olabilir, yol bisikleti yerine dağ bisikletiniz olabilir ya da düzgün yüzme mayonuz olmayabilir. Yine de çıkıp antrenmanı yapmak en önemlisi. Çünkü birçok desteğin getirisi, antrenmanı yapıp yapmamak arasındaki marjinden çok daha düşük.
Bugün Avrupa Kıtası’nda, Futboldan sonra en fazla lisanslı sporcuya sahip spor dalının Triatlon olmasını neye bağlıyorsunuz?
Amatör olarak yapılan sporlarda yüzme, koşu ve bisikletin de yüksek pay sahibi olmasından kaynaklanıyor. Bireysel bir spor olduğundan, bir şeye ihtiyacınız yok. Yarışmak için değil belki ama başlamak için çok bir yatırıma ihtiyacınız yok bir çift spor ayakkabısı, eski bir bisiklet iş görüyor. Ayrıca yapması da, çalışması da üç spordan tek birini yapmaktan daha eğlenceli.
Sizin için gerçek başarı nedir?
Başarı genelde sosyal olarak tanımlanıyor. Başkalarının değer verdiği bir şeye ulaşmak kanımca gerçek başarı değildir. Gerçek başarı kendi içindeki armoniyi koruyabilmektir diye düşünüyorum. Kimi atletler var, olimpik madalyalar alıyor, sonra yirmili yaşlarda emekli oluyor. Ya da kimi atletler var ne madalyalar alıyor, bir yandan yasaklı destekler kullandığını saklayarak.
Mustafa Kemal Atatürk’ün özlü sözlerinden birinde “Zafer, zafer benimdir diyebilenin; başarı, başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir.” Diyor. Peki ya zafer benimdir diyebiliyor musunuz ? Yada başardım diyebiliyor musunuz?
Bu işte başaracağım demekten biraz fazlası var bence. Tabii başaracağım demeden de olmaz; ama ben çok başlayıp da dönen gördüm. Bu insan doğasında var, kısa zamanlı faydalara, uzun zamanlı faydalardan daha çok değer veriyoruz. Bir sürü insan olmak istediği için obez değil sonuçta. Ben amatör atletim, benim için başarı sezon başında koyduğum hedefi tutturmak sadece, ki tutturdum.
Turnuva öncesi nasıl bir duyguya kapılırsınız ? Rakipleriniz sizin için ne anlam ifade ediyor mesela?
Rakiplerimin benim için bir şey ifade edeceği hiç bir sporda bulunmadım. Ben hep kendi derecelerimle, kendi handikaplarımın üzerinden yarıştım.
“Triatlon ufak ufak çakıl taşlarını sabırla bir araya getirmek sonunda yıllara yayılan, yıkılmayan, devrilmeyen bir piramit yapmaktır.” Diye okumuştum bir yerde. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kendi elinizle oluşturduğunuz bu piramidin neresinde görüyorsunuz kendinizi? Ve en önemlisi de nerede görmek istiyorsunuz?
Bu o kadar yerinde bir laf ki inanamazsınız. Bu spor, teknik tarafı çok hafif bir spor olduğu için neredeyse tamamen dayanıklılığa bakıyor. Bir haftalık bir ihmal sizin potansiyelinize ulaşamayacağınız anlamına gelir. Hayatı boyunca fitness salonuna gidip hala bir yere gelememiş insanlar var. Ben uzun yarıştan sonraki hafta dinlenirken, acaba ne kadar fitness kaybettim diye düşünüyorum. Kimi bir gün spor yapıyor, bir hafta bir şey yapmıyor.
Boş zamanlarınızda vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Sporla ilgili yerli ve ulusal basını takip eder misiniz?
Türkiye için söylüyorum bunun gibi az gelişmiş sporlar ancak sosyal medyadan takip ediliyor. Yerli basın hakkında da son olaylardan sonra bana daha çok katılan olacaktır, zamanımı ayırmaya layık bir yayın olduğunu düşünmüyorum. Uluslararası basından takip ettiğim yayınlar mevcut. Triatlon da özellikle Birleşik Devletler'de ve Birleşik Krallık'ta çok büyük bir endüstri olduğu için bu konuda çok yayın var, Türkiye'de mevcut değil.
Triatlona yeni başlayacak olan gençler için en büyük ipucunuz ne olabilir? Gençlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Planlı ve programlı olsunlar. Varsa tanıdıkları bir antrenörden, başka dalda bile olsa, yardım alsınlar. Hemen gidip son model bisiklet almaya gerek yok. İlk adımda evdeki dağ bisikletine yol lastiği takabilirsiniz misal. Triatlon global olarak çok büyük bir endüstri, para harcayabileceğiniz şeylerin sınırı yok, ama ben bu işi sadece spor olsun diye yapıyorsam en basiti işimi görür. Ben bu şekilde yola çıktım, herkese de bunu öneriyorum.
“Gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılmaz.” diyor Nietzsche. Umudunuzu hiç yitirdiniz mi?
Ego depletion denen bir hadise var, kendinden en yüksek randıman almaya çalışanlar bir noktada buraya gelirler. Önemli olan bundan çıkmayı bilmektir, Meryem Uzerli gibi Almanya'ya gitmeye gerek yok. Bazen bir bardak kahve yada sekiz saat bir akşam uykusu işe yarar. Herkesin metanet gücü farklı. Bizi başarılı ve başarısız yapan en büyük karakter özelliklerinden biri de bu.
Bu yolda ilerlerken umudunuzu kıran hiç oldu mu? Yani mesela yapamazsın Alp başka dal seç diyen?
Çok fazla oldu. Hiçbir şey bilmeden Alp yaparsın demek benim daha çok sinirimi bozuyor hatta. Önünüze o kadar bariyerler çıkıyor ki bırakmak istediğinizde kendinizi inandıracak şey bulmak çok kolay. En çok kullanılan örneklerini söyleyeyim siz de kendinizi düşünün, işim çok yoğun, n çocuk annesi/babasıyım, x günden sonra başlarım, şu proje bittikten sonra yaparım. Ama aslında 24 saat alıştığınız kadar kısa değil.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Türkiye'deki amatör sporculara başarılar diliyorum. Umarım bu söyleşi birilerine bu işlerin yapması mümkün işler olduğunu gösterir.