38'inci 'Sessiz Çığlık' buluşmasında yapılan konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölücü tehditlerle mücadelesinin engellendiği ileri sürüldü.
'balyoz Darbe Planı' adıyla bilinen davada çeşitli cezalara çarptırılan veYargıtay'daki temyiz duruşmaları devam eden 325 emekli ve muvazzaf amiral ve subay ailelerinin oluşturduğu 'Vardiya bizde platformu', bayrama rağmen her Cumartesi olduğu gibi bugün yine biraraya geldi. Kocaeli'nin Gölcük İlçesi'ninDeğirmendere Atatürk Anıtı önünde gerçekleştirilen 38'inci 'Sessiz Çığlık' buluşmasında yapılan konuşmada ülkenin bölünme tehdidi altında bulunduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölücü tehditlerle mücadelesinin engellendiği ileri sürüldü.
Gölcük'ün Değirmendere semtindeki Atatürk Anıtı önünde biraraya gelen tutuklu subay ve amirallerin eşlerinin 'Sessiz Çığlık' buluşmasına havanın da aşırı sıcak olması nedeniyle katılım geçen haftalara oranla biraz daha azdı. Özellikle tutukluların yaşlı anne ve babalarının sıcak nedeniyle gelemediği belirtilen buluşmada, tutuklu Deniz Kurmay Albay Ümit Metin'in oğlu Çağrı Metin'in okuduğu basın açıklamasında, 3'üncü günü olmasına rağmen bayramı yaşayamadıklarını belirterek, "Bizler, kendi ülkesinde tutsak edilmiş yurtsever aydınların yakınlarıyız. Ülke sorunlarına duyarlı Türk vatandaşları olarak sadece bayramı değil, günümüzü bile huzur içinde geçiremiyoruz" diyerek şöyle devam etti:
"Çünkü ülkemiz bölünme tehdidi altındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölücü tehditlerle mücadelesi engellenmiştir. Şehitlerimizin kemikleri sızlatılmaktadır. Son Yüksek Askeri Şüra kararları ile TSK'nın hiyerarşik yapısı altüst edilmiş, yüzlerce yıllık geleneği bozulmuş, ordunun siyasete bulaşmasının önü açılmıştır."
Basın açıklamasında demokratik tepkisini gösteren insanların dövüldüğü, sakatlanıp öldürüldüğü de belirtilerek, "Ülkeyi yönetenler aşırı güç kullanımına ve ölümlere üzüntüyle değil, zafer kazanmış komutan edasıyla yaklaşmakta, failleri haklı göstermekte, hatta korumaktadır. Adalete olan inancımız ve güvenimiz her soruşturma ve kovuşturmadan sonra biraz daha azalmaktadır" denildi. Aıçıklamanın bir bölümünde ise şu görüşlere yer verildi:
'DELİLE GÖRE DEĞİL, KANAATE GÖRE KARAR'
"Yargı, siyasetin ülkeyi şekillendirme ve intikam aracı haline getirilmiştir. Balyoz davasında olduğu gibi Ergenekon uydurma isimli davada da Özel Yetkili Mahkeme, varlığı tesbit edilemeyen bir örgüt üzerinden, delillere göre değil kanaate göre karar vermiştir. Habur'da devlet onuru ile birlikte ayaklar altına alınan yargımız,Silivri'de tamamen çamura batmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı'nın ve Türk askerinin terörist sayılması, yargı ve siyasi tarihimize vurulan kara bir lekedir. Türk halkı bu lekeyi görmekte ve kabul etmemektedir. Silivri yargısının kararları kamuoyu vicdanında yok hükmündedir. Yargıya olan güvenin tazelenmesi için Yargıtay son şanstır."
BALYOZ TEMYİZ DURUŞMASINDA SAVUNMA PAZARTESİ
Her hafta buluşmaya gelen Deniz Kurmay Albay Ercan İrençin'nin eşi Serpil İrençinise burada yaptığı açıklamada, Ergenekon Davası'nda verilen kararlara şaşırmadıklarını söyledi. "Bu ülkede adli anlamda yaşanan hiçbirşey bizi şaşırtmıyor. Bu baştan beri tiyatroydu" diyen Serpil İrençin, eşinin de ceza aldığı Balyoz Davası'nın Yargıtay'daki temyiz duruşmasının savunmalarının pazartesi günü başlayacağını belirterek şunları söyledi:
"Kendilerine yakışır bir final ortaya koydular. Şaşırmadık. Osman Yıldırım'ın beraat ettiği bir davada diğerlerinin o cezayı almaları normal olandır ve yaşanması gerekendir. Bizim temyiz sürecimiz devam ediyor. Yargıtay'da 12'sinde savunmalar başlayacak. Ağustos sonu veya Eylül başı karar bekliyoruz. Ben bu ülkede artık hiçbirşeye şaşırmam. Hiçbirşey bu davalardan öncesi gibi değil. Normale göre konuşulmuyor. Belli bir süreç var ve bu sürecin tamamlanması bekleniyor. Eğer herşey normal giderse Yargıtay Başsavcısı'nın tebligatnamesine göre, yani bizim beraatle ayrılmamız gerekiyor Yargıtaydan. Ama değişir mi birşeyler bilemiyoruz."
'KİMSENİN KORKUSU KALMADI'
Serpil İrençin, insanların bir zamanlar kendilerine destek vermeye korktuğunu, ancak artık kimsenin korkusunun kalmadığını da beriterek, "Benim eşim tutuklanalı 2.5 yıl oluyor. 2,5 yıl önce daha yalnızdık, şimdi daha kalabalığız. İlk başta konuşurken 'aman konuşmayalım, bizi de alırlar' deniyordu. Şimdi artık 'alırsalar alsınlar' diyorlar. Artık kimsenin korkusu kalmadı." dedi. Kalabalık daha sonra sessizce dağıldı.