Dünya'yı yeniden keşif etmeye gerek yok. Herkesin çok iyi bilmesi gerekir ki turist denen kişiler sayesinde birçok ülke bütçe açıklarını kapatmaktadır.
Onun için turizm altın yumurta yumurtlayan tavuktur benzetmesi yerindedir. Turizmi bacasız fabrika benzetmesi de doğrudur.
Turist denen kişiler de yerleşme amacı olmadan geçici bir süre gezmek, görmek, araştırmak, dinlenmek ve merak gibi amaçlar için ülkemizde bir müddet kalıp verilen hizmetlerin karşılığını döviz olarak bırakıp giderler. Turist özgürlük, rahatlık, temizlik, konfor ve huzur gibi ortamlarda kendini güvende hissedince bir daha gelmeği düşünür. Hatta ülkelerine dönünce sizin bedavadan reklamınızı yaparlar. Bunun için turistin yolunacak kaz görülmemesi gerekir.
Bu şekilde bir düşünce ve uygulama insanın kendisini ayağından vurması anlamına geldiğini kabul etmeliyiz. Türkiye de turizm için yeterli alt yapı, konfor yanında tarihi zenginliklerimiz ve doğal güzelliklerimiz mevcuttur. Hizmet yapacak elman sayısı ve kalitesi de normaldir.
Ancak uygulama ve bakış açısından eksiklerin olduğunu da kabul etmeliyiz. Seyrek ve azda olsa bu eksik ve yanlışlıkların hızla giderilmesi ve sıkı denetime tabi tutulması gerekiyor. Fırsatçılığın ortadan kaldırılması şarttır. Örnekler verecek olursak: Doluluk oranı arttıkça fırsatı değerlendirip değişik artan fiyat uygulamak. Turizm belgeli işletmelerden ziyade özellikle belge sahibi olmayan işletmelerden farklı uygulama ve fırsatçılık yaptıkları duyulmakta ve görülmektedir. Önceden rezervasyonu yapılmış ve parası ödenmiş ama gelince başka problemlerin yaşandığı bir ortam turistin tatilini zehir edeceği düşünülmelidir. Bu makaleyi yazarken televizyon kanallarında şu haber veriliyordu.
İran’dan büyük bir grup iki gün yolculuktan sonra hayal kırıklığı yaşadıklarına isyan ediyorlardı. Bir kamp yerinde şu, ışık ve benzer zorunlu ihtiyaç giderecek yerlerin olmadığını söyleyerek kızgın ve kırgın bir şekilde geriye dönmeye karar verdiklerini söylediler. Çok kötü bir durum. Çünkü bu tip yaşanan olumsuzluklar dalga dalga çabuk yayılmaktadır. Azerbaycan’dan maddi durumu iyi olan yakinen tanıdığım bir kişi Bodrum’dan bir aylık süre için deniz kenarından yüz bin lira göndererek villa kiralıyor. Bir hafta sonra parası iade ediliyor. Olayı araştırıyorlar meğer yüz otuz bin liraya başka birisine vermişler. Benden sordular nasıl olur ve ne yapılabilir diye.
Maalesef yapılacak bir şey yoktu. Uzun vadede kötü bir olay olarak hafızalarda yerini almış bir olay olarak hep anılacaktır. Bizde ki turizm işletmeleri iç turizmde kendi ülkesinin vatandaşlarına oldukça pahalı fiyat uygularken dışarıdan gelen turistlere daha ucuz Fiyatlarda hizmet verebiliyorlar. Bu durumu anlamak ve mantıkla izah etmek mümkün değildir. Bulgaristan da bir gece yol kenarında lüks bir otelde konaklamak istemiştim. Bana seksen leva demişlerdi. Kendi vatandaşı bir kişiye ise tam yarısı olan kırk leva demeleri bende şaşkınlık yaratmıştı. Bizde ise tam tersi yaşanıyor.
Türkiye de turizm alanında yaşanan olumsuzluklar ve farklılıklar ortadan kaldırılır ise hem güven duygusu, hem de o nispet de turizm gelirlerinin artacağına inanıyorum. Altın yumurta yapan tavuğu kendi elimizle kesmemeliyiz.