Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olgunlaşma enstitüleri tarafından New York'taki Türkevi'nde düzenlenen "Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk" programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'...
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olgunlaşma enstitüleri tarafından New York'taki Türkevi'nde düzenlenen "Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk" programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşti.
ANKARA (İGFA) - Emine Erdoğan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen programa Nijerya Devlet Başkanı'nın eşi Oluremi Tinubu, Kosova Cumhurbaşkanı'nın eşi Prindon Sadriu, Mauritius Cumhurbaşkanı'nın eşi Sayukta Roopun, Fiji Cumhurbaşkanı'nın Eşi Filomena Katonivere, Guatemala Cumhurbaşkanı'nın eşi Lucrecia Peinado, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı'nın eşi Mirela Becirovic, Yunanistan Başbakanı'nın Eşi Mareva Grabowski Mitsotakis, Arnavutluk Başbakanı'nın eşi Linda Rama ile Esvatini Başbakanı'nın eşi Philile Dlamini; bakanlar, milletvekilleri, genel yayın yönetmenleri ve uluslararası kuruluşların üst düzey temsilcileri katıldı.
Programda konuşan Emine Erdoğan, Türk kadınının el emeği göz nuru eserlerinden oluşan, Osmanlı ve Anadolu çeyizlerinin keşfedileceği özel etkinlik vesilesiyle misafirlerini Türkevi'nde ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Emine Erdoğan, geleneksel el sanatlarının bir kültürün satır satır okunabileceği yaşayan belgeler mahiyetinde olduğunu belirterek, "Kültür havzası Asya'dan Afrika'ya geniş bir coğrafyayı kapsayan Anadolu, bu anlamda köklü bir hafızaya sahiptir. Tarih boyunca bölgenin insanları, hayatın her yüzünü hünerli elleriyle eşyaya işlemiş, yaşadığı mekânı ince dokunuşlarla güzelleştirmiştir." dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde yer alan habere göre yeni bir yuvanın kurulması anlamına gelen düğün merasimlerinin bu zengin kültürün kapsamlı bir sunumu gibi olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Gelin hamamından kına gecesine, gelin bohçasından çeyiz sandığına birçok ritüeli barındıran Türk düğünleri, geleneksel el sanatlarımızın birçok yönüyle ortaya çıktığı eşsiz törenlerdir. Bu merasimler arasında, bilhassa çeyiz geleneğinin kültürümüzde özel bir yeri vardır. Çeyiz, bir evi yuva yapan değerlerin, sabrın, özenin ve sevginin eşyaya ve mekâna yansıtılmasıdır. Özel dokuma kilim ve örtülerden giyim kuşama, hatta kozmetiğe dek bir insanın evinde ihtiyaç duyabileceği her çeşit ürün, çeyiz sandıklarında yer bulur." dedi.
ÇEYİZ SANDIĞININ HER AŞAMASI DAYANIŞMA İÇERİYOR
Emine Erdoğan, çeyiz ürünlerinin günlük hayattaki ihtiyaçları karşılamasının yanı sıra kadınların duygularını, dileklerini ve hayallerini sembollerle ortaya koyan özel birer mektup gibi olduğunu anlattı. Yalnızca geline ve yeni kuracağı eve yönelik özel bir hazırlık gibi gözükse de çeyizin aslında kalabalık bir aile ve dost çevresini de içeren toplumsal bir faaliyet olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, hazırlık sürecinden gelin sandığının yeni eve taşınmasına kadar her aşamanın sosyal bir birliktelik ve dayanışma içerdiğini ifade etti.
Bu birlikteliğin Osmanlı saraylarına has çeyiz kültüründe farklı bir boyut aldığını aktaran Emine Erdoğan, özgün işlemeleri ve kıymetli materyalleri ile Osmanlı sultanları için özel hazırlanmış çeyiz ürünlerinin, halkın katıldığı büyük bir törenle gelinin yeni evine taşındığını dile getirdi.
Türk el işi geleneğini korumak ve geleceğe aktarmak üzere 1945'te kurulan Olgunlaşma Enstitülerini yeniden canlandırma hedefiyle "Türk İğnesinin Mucizesi" projesini hayata geçirdiklerini belirten Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Olgunlaşma enstitülerimiz, büyüklerimizin sandıklarında özenle sakladığı gelin hazinelerini yeniden canlandırarak çağdaş tasarımlarla buluşturmayı hedefliyor. Türk geleneksel el sanatlarının kültürel temsilcileri olarak Türkiye'yi uluslararası alanda tanıtırken, sürdürülebilir üretim sistemiyle dünyaya ilham verici bir model de sunuyor. Nesilden nesile aktarılan sevgi ve bağlılığın sembolü çeyizlerimizin modern yorumlarının giyimden ev tekstiline birçok sektöre yeni bir vizyon getireceğinden şüphem yok. Ruhunu kaybetmiş, kısa ömürlülükle malül fabrikasyon ürünlerden oluşan küresel pazara, kalite ve zarafet aşılayacağına yürekten inanıyorum. Dünyayı saran tek tipleşme ve kültürel çoraklaşma tehdidi karşısında, Anadolu kadınının zamanı aşan işleme dilinin ve emeğinin tüm dünya için bir ilham olmasını ve unuttuğumuz değerleri yeniden hatırlatmasını diliyorum."
Emine Erdoğan, sergi alanında ağaç görüntüsü verilen bölümde, Anadolu'daki nahıl ağacı kültürüne dair bilgileri konuklarıyla paylaşırken bazı misafirler bu ağaca dileklerini astı.