Türkiye’den temel meselelerden biri öngörüsüzlük ve belirsizliktir

Birol Aydın gerçekleştirdiği konuşmada, ‘’İçinde bulunduğumuz çıkmazda, karşılaştığımız kutuplaşma ortamında, İnsanımız bölmeyen, birleştirici sesi aramaktadır. Biz hep ortadayız, hep mutediliz. 80 milyon insanımızın birlikte yaşama mecburiyetini dile getirmişiz. Biz bütün insanların huzur ve saadetinin elimizdeki umdelerde saklı olduğunu dile getirmişiz. Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Sorumluluklarımız her zamankinden daha fazla artmıştır. Artık insanlar Saadet Partisinin ne diyeceğine bakıyor ve ona göre hareket ediyorlar. Türkiye bir belirsizlik, öngörüsüzlük içerisinde. Kurumlarımız, ailelerimiz, yatırımcılarımız bir ay sonrasını görememekte, hesap edememektedirler. Bu öngörüsüzlük ülke için çok büyük tehlike arz etmektedir. Ülkenin ayarlarıyla oynanmış durumda. Ekonomi hiç olmadığı kadar bozulmuş, adalete güven kalmamıştır. Ülkemizde her dönem adaletle ilgili sıkıntılar yaşandı. Ama emin olun son on yılda olduğu kadar hiçbir dönemde olmadı. İstatistikler ortada. Milletimizin % 80’inden fazlası yargıya güvenmemektedir. Ülke ve millet olarak en büyük sıkıntılarımızdan biri kutuplaşmadır. Kutuplaşma olduğu müddetçe hakikatler ifade edilemez ve gerçekler gizlenir. İnsanlar doğru bildiklerini söyleyemez. Bugün bürokraside bulunan insanlarda heyecan kalmamış. Farklı hesaplarla kendi pozisyonlarını muhafaza etme derdine düşmüşler.’’ İfadelerini kullandı.

İlkelerimiz çerçevesinde herkesle konuşuruz

Aydın konuşmasının devamında, ‘’Siyasete ve siyasetçiye olan güven azalmıştır. Siyaset tamamen menfaat aracı olarak görülmüştür. Hâlbuki işleri düzene koyması gereken mekanizma siyasettir. İsraf ve yolsuzluk Hayatın tabii akışı içerisinde bir eylem haline gelen israf ve yolsuzluk had safhaya ulaşmıştır.  Bir diğer önemli husus ülkemizde yöneticiler çok konuşuyorlar. Ama bu konuşmalardan ülkenin temel meselelerine dair hiçbir şey çıkmıyor. Güçlü Türkiye bütün insanlık için umuttur. Bu yüzden çok çalışmalıyız. İnşallah önümüzdeki seçimlerde bu temel meseleleri milletimize taahhüt edeceğiz. Bize soruyorlar: Siz Saadet Partisi olarak şu veya bu partiyle ittifak yapacak mısınız? Biz ittifaklar üzerinden gerçekleşecek kamplaşmanın karşısında duracağız. Fakat ilkelerimizi kabul eden kim varsa onlarla işbirliği yapabiliriz. Bu iktidar partisi de olabilir, başka bir parti de. Şu anda kanun hükmünde kararnameler ile idare ediliyoruz. Halkımızın çoğu kanun hükmünde kararnamenin ne demek olduğunu bilmiyor. Kanun hükmünde kararname demek; meclisi baypas ederek tüm yetkiyi bir kişiye vermek demektir. Yani bir kişinin aklına estiğini yapmasına fırsat tanımaktır. Böyle bir şey kabul edilemez. Türkiye süratle OHAL’den çıkmalıdır.’’ Dedi.

Türkiye güçlü bir ülke ama idare çok zayıf

Hani diyorlar ya: “Türkiye çok güçlü bir ülke.” Evet, Türkiye çok güçlü bir ülke. Ama idare olarak güçlü bir ülke değil. Tabi özellikleriyle güçlü bir ülke. Jeopolitik konumuyla güçlü, genç nüfusuyla güçlü... Zira idare olarak güçlü olsa OHAL bu kadar uzamaz. OHAL sürecinin belirsiz olduğu ülkeler zayıf ülkelerdir. Şeffaflığı sağlayamıyoruz. Bir ülkede özgürlük yoksa o ülkede samimiyette, şeffaflıktan söz edilemez. Her şeyi konuşabilmeliyiz. Türkiye bugün ekonomik anlamda oldukça zayıf düşürülmüştür. Bu ülkede tarımı, hayvancılığı, yüksek teknolojiyi, AR-GE’yi konuşabilmeliyiz. Bunları konuşabilmek için de doğru ve sürekli yatırım gerekmektedir. Biz bunu vaat ediyoruz. Şimdi Türkiye’nin büyüme rakamları açıklandı: 7.4 Gerçekten bunu söylemek milletle alay etmektir. Bir ülkede ekonomi 7.4 büyüse 10.3 işsiz olur mu? Bir sürü üniversite açıyorlar. Her açılan üniversite, işsizlik rakamını örtmek için açılır olmuş. Her okuyan öğrencimiz işsizlik sertifikası almak için okur olmuş. Kalkınan bir ülkede asgari ücret açlık sınırının altında olur mu?

Güçlü ekonominiz olmazsa gazze’deki zulmü sadece telin edersiniz

Konuşmasının sonunda Aydın ,’’Tabi bu söylediklerimizi herkes kabul ediyor ve temennide bulunuyor. Biz bu ülkede bir ve beraber kalacaksak bu temennilerle, hissiyatlarla olacak iş değildir. Tarih kurulmuş ve yıkılmış devletlerin çöplüğünden ibarettir. 10 yıllık, 20 yıllık, 200 yıllı devletlerin çöplüğüdür tarih. Eğer siz bir ülkede hem toprak olarak hem de millet olarak bütünlüğü sağlamak istiyorsanız, bunu hissiyatla, nutukla değil; eylemle yapacaksınız. Güçlü ekonominiz olmazsa Gazze’deki zulmü sadece telin edersiniz. Güçlü ekonominiz olmazsa Amerika ile Rusya arasında pinpon topu haline gelirsiniz. Onun için bizim şu söylediklerimiz sadece güçlü iradeyi ortaya koyma çabasıdır. Biz bunu vaat ediyoruz. Onun için Saadet Partimiz insanımızın umudu olmuştur. Biz bürokrasiyi sadece kendi partililerimizle değil; o işin ehli insanları doldurarak çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz. Türkiye herhangi bir ülke değildir. İnşallah bu ülkeye yaraşan çalışmaları Saadet Partimiz çıkaracaktır.’’ İfadelerini kullandı