Geçen gün yolum Fotoğraflarını çektim ağaçların. Bu işleme budama denilemez. Dal katliamı denilir. Ağaçlar, kesilen çok sayıda dalları nedeniyle doğal şekillerini de kaybetmişler. Bu ağaçların kalan dallarındaki yapraklar yeterli fo
Fotoğraflarını çektim ağaçların. Bu işleme budama denilemez. Dal katliamı denilir. Ağaçlar, kesilen çok sayıda dalları nedeniyle doğal şekillerini de kaybetmişler.
Bu ağaçların kalan dallarındaki yapraklar yeterli fotosentez yapamayacak ve ağaç açlık çekecek. Evet… Açlık çekecek. Çünkü ağaçlar bütün bitkiler gibi fotosentez ile beslenirler.
Peki…Fotosentez, eline motorlu testere verilmiş ve “Git falanca yerdeki ağaçları buda” denilen adam için ne ifade ediyor? Elindeki testere ile ağaçları doğrayan adamın fotosentez denilen olay ile budama arasındaki ilişkiden haberi var mı? Yok… Peki…Budatanın haberi …
Ağaçların budanması konusunda literatürde şöyle ifadeler yer alır: “Kent ağaçlandırmalarında budama en fazla teknik bilgi gerektiren işlemdir”. Elinde motorlu testere, bu ağaçların dallarını budama yapıyorum diye keseni-doğrayanı kim veya kimler nasıl bir bilgi deposundan bilgilendirmiş? Onların bilgisini kimler yeterli görmüş?
Onu bilgilendirenler onun bilgisine “Geniş yapraklı ağaçlarda budama için en kötü iki zaman vardır; birisi yapraklanmanın başladığı zaman, diğeri yaz sonunda yapraklarının dökümünün sürdüğü zaman” bilgisini neden katmamışlar? Ağaçları budasın-pardon dallarını kessin-diye eline motorlu testere verilen kişi bu bilgi ona verilseydi şimdi zamanı değil derdi! Ağaçların dallarının kesilmesine itiraz ederdi mutlaka! Çünkü o kişi, bu konuda tahsili olmadığı halde işin vahametini anlardı! değil mi?
Çok tuhaf bir şey… Filanca yerde bir ağaç kesildiğinde bazen birileri bağırıyor: “Canım ağacı kestiler” Bu konuda gazetelere, TV’lere haberler geçiyor. Mitingler bile yapılıyor. Ama aynı ağacın budama adı altında neredeyse bütün dalları kesildiğinde kimseden ses çıkmıyor. Ağacın gövdesi yerinde ya… Halbuki bir ağacın son olarak Tütünçiftlik’te de gördüğüm şekilde dalları doğrandığında, halk tabiri ile “hayatı kayıyor”. Yani sağlığının büyük kısmını, sonraki yaşantısında da geçerli olmak üzere kaybediyor.
Böyle bir ağaç öncelikle karbondioksit tutma işlevini tam olarak yapamıyor. Çünkü fotosentez yaparak karbondioksit tutacak yaprak yüzeyi azalmış oluyor. Budamanın bir başka olumsuz etkisi daha var: A.B.D’nin Şikago şehrinde yapılmış bir araştırmaya göre budama sonucu alınan materyalin (dal-yaprak) ayrışmasıyla ağaçlar tuttukları karbondioksitin %15’ini kentin havasına geri veriyorlar[1].
Ben bunları yazarken, bu konuda sorumlu olması gerekenlerin bu ağaçları görünce ne düşündüğünü gerçekten çok merak ediyorum. Bu manzara normal mi? Yapılan uygulama tekniğine uygun mu? Böyle ise hangi bilimsel yayında, hangi Orman Fakültesinin silvikültür kitabında böyle işlemler yer alıyor? Hangi bilimsel yayın böyle bir durumu normal karşılıyor? Benim elimdeki hiçbir bilimsel yayın böyle söylemiyor. İngilizcesi, Fransızcası, İtalyancası…
Hiç unutmayınız; Ormanın ekolojik işlev değeri yani oksijen sağlama, havayı temizleme, güzellik verme, ses kirliliğini önleme, iklimde yumuşama sağlama, canlılara barınak olma, sağlığımızı olumlu etkileme gibi faydaları odun hammaddesi üretim değerinin tam 2000 (iki bin) katıdır [2] Ağaçlar Tütünçiftik’te de gördüğüm hale sokulduğunda bu 2000 sıfıra yaklaştığına göre ağaçları budama yapıyorum diye doğrayanlar, halkın sağlığını dolaylı olarak olumsuz etkiliyorlar. Kimse farkında değil. Ama öneriyorum, artık farkında olunuz.
Kaynak:
[1]: Anonim, 2007-2008. Universita degli studi di Padova. Facolta di agraria. Urban
forestry e stima del carbonio. Anno Accademico 2007/2008
[2]: Çepel N., 2006. Toprak ve orman kaynaklarımızın ekolojik değerlendirilmesi.
Erozyon, Doğa ve Çevre. Türkiye Erozyonla mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal
Varlıkları Koruma Vakfı.TEMA.Yayın No 51