Biliyorsunuz, genel seçimlerde İçişleri Bakanı, Denizcilik ve Ulaştırma Bakanı ile Adalet Bakanı seçimin selameti ve tarafsızlığı için istifa ederler.
Seçimler böyle tarafsız bakanlarla ve şaibesiz yapılır.
Önümüzdeki referandumda bu üç bakanın istifa etmeyeceği anlaşılıyor.
Her nedense bu konuda muhalefetten de bir talep de yok.
**
Biliyorsunuz, referanduma sunulan Anayasa değişikliği iktidar partisinin bir projesi.
Referandum geçtiği taktirde sayın Cumhurbaşkanı partisinin genel başkanı olabilecek ve her iki görevi de beraberinde götürebilecek, cumhurbaşkanlığı makamı siyasallaşacak.
Başbakanlık görevi de fiilen ona ait olacak, başbakanlık makamı olmayacak, sayın cumhurbaşkanı ülkeyi tek başına kararnamelerle yönetecek.
İstediği bakanlığı kapatacak, yeni bakanlıklar açabilecek, meclis dışından bakanlar atayacak. Bakanlar meclise değil, kendisine karşı sorumlu olacak.
Milli eğitimden, meslek örgütlerine, sağlığa, ekonomiye kadar her konuda çıkarttığı kararnameler kanun hükmünde olacak.
**
Parti genel başkanı olarak cumhurbaşkanlığı seçimi milletvekili seçimi ile birlikte yapılacağı için kazanan cumhurbaşkanının partisi bence mecliste de birinci parti olacak.
Cumhurbaşkanı kararnamesine aykırı kanunu cumhurbaşkanı veto ettiğinde kanunu yeniden meclisten geçirebilmek için, bugünün aksine en az 301 oy gerekecek.
Cumhurbaşkanı ve partisi istemediği zaman mecliste bu rakam bulunamayacağı için kararnameler kanun gibi olacak.
Cumhurbaşkanı bu şekilde mecliste de egemen olacak.
Yargıyı büyük ölçüde kendisi yani partisi belirleyecek.
Bu şekilde yürütmeyi bizzat kararnamelerle yaparken, meclise partisi ile egemen olacak.
Yargı atamalarının büyük kısmını kendisi ve partisi yapacağı için yargıya da hakim olacak. Esasında denetim için mecliste gerekli 301-360 ve 400 oyları da kendi partisine rağmen bulunamayacağı için ne yaparsa denetlenemeyecek.
Yani; Yasama, Yürütme ve Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı kalmayacak. Tek parti yönetimi sistemi ile ülke yönetilecek. Partili cumhurbaşkanı olarak devlet, parti devleti haline gelebilecek.
**
Bu teklife hayır diyenler PKK ile FETO ile eşleştiriyorlar.
Hayır diyenlerin işten atılabildiği bir ortamdayız.
Yani seçim bugüne kadar olmamış boyutta siyasal bir seçim.
Bu seçimin genel seçimden aşağıya kalır tarafı yok.
Bence daha ileri boyutta, sistemin tamamen siyasallaşacağı, bir seçim.
Devlet olanaklarını iktidarın ve cumhurbaşkanının kullanabileceği bugüne kadar rastlanmamış sertlikte bir seçim olacağı anlaşılıyor.
**
İktidar partisinin bu denli ağır biçimde taraf olduğu bu seçimde kendi partilerine mensup Adalet, Ulaştırma ve Denizcilik ile İçişleri Bakanlıklarının tarafsız bir konuma getirilmesi seçimin selameti için bence şarttır.
Bu konuda belki yasal düzenleme yok denilebilir.
Ama her şey yasama mıdır ?
Seçimin güvenilirliği ve selameti ve tarafsızlığı için bu üç bakanlığın zaman geçirilmeksizin yerlerini bağımsız bakanlıklara bırakması gerekir.
Kamu vicdanı bu üç bakanlığın istifası ile yerine bağımsızların getirilmesini şart koşuyor bence…