Sanıyorum uzun yıllardan beri maliye başkanlığını en çok meşgul eden konulardan birisi sahte fatura olayıdır.
Genel istatistikler incelendiğinde sahte fatura düzenlemenin artışının katma değer vergisi ile birlikte artmaya başladığı ve son yılda tavan yaptığı görülecektir.
Vergi yasalarında bu eylem önemli bir suç niteliğindedir. Bu suçun cezası üç yıldan beş yıla kadar hapistir. Ceza yasalarına göre üç yıldan fazla ceza içerdiğinden suçu işleyen mutlaka hapis yatmaktadır.
Buna rağmen bu suç giderek artmaktadır.
Peki neden?
Bizce en önemli nedeni KDV’ye bağlıdır. KDV oranları belki Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığından yüksek sayılmaz. Ancak Türkiye gerçeğine bakıldığında bu eylemin temel nedeni KDV ise ve oranın yüksekliğinden kaynaklanıyorsa oran düşürülmelidir.
Nedim Türkmen’in sözcü gazetesindeki makalesinde belirtildiği üzere, maliye KDV oranlarını iki puan arttırmayı düşünmektedir. Yani %1 oran %3, %18 oranı %20’ye çıkarmak gibi. Amaç bütçe açıklarını kapatmak. Bu durumun gerçekleşmesi halinde naylon fatura (sahte belge) kullanan oranının hızla artacağı kaçınılmazdır. Bu yangına benzin dökmektir. Hatalıdır. Çünkü KDV’de tahakkuk eden vergilerin tahsilat oranı %24’ler düzeyindedir. 2019 yılı için KDV tahsilatında %25 artış öngörülmüştür. Ancak bugüne kadar gerçekleşen eksi %13’tür.
Bizce yapılması gereken tam tersidir. KDV oranlarının arttırılması yerine düşürülmesi sahte belge olayının ilacı olacaktır. Çünkü sahte fatura almaya ihtiyaç azalacaktır.
Aksi durumda bugünleri de arar oluruz. Maliyenin vergilerine göre inceleme elemanlarının yaptığı incelemelerin %90’a yakını sahte belge ile ilgilidir. İnceleme sonrası bir yıl içinde yapılan toplam tarhiyat 20 Milyar TL olup, bunun %84’ü sahte belge ile ilgilidir.
Sahte belge ile ilgili tarhiyatların tahsilat oranı ise, yok denecek kadar azdır. Zira muhatapları ya işsiz güçsüz kişiler veya sabıkalı olup, hiçbir mal varlığı olmayan kişiler. Genellikle sahte belge düzenleyiciler böyle kişilere bir miktar para verip şirket kurdurmaktadır.
Sonuca bakıldığında sahte belge tam bir açmaz durumuna gelmiştir. Tarhiyat yapılsa bile tahsilat yok. En önemli zaman israfı. Vergi müfettişlerinin çok önemli zamanları bu işe gitmekte olup, gerçek incelemelere zaman kalmamaktadır.
Köklü çözüm ne?
1990’lı yılların sonunda sayın Zekeriya Temizel’in maliye bakanı olduğu dönemde servet beyanı getirilmiştir. Herkes ayağa kalktı (işine gelmeyenler) yok ekonominin önünü tıkarmış. Bugün ekonominin önü açık mı? Hemen apar topar 4444 sayılı bir yasa ile (adına dört dörtlük yasa denilerek) servet beyanı kaldırıldı.
Yaşanan bunca olumsuz deneyden sonra çözümün SERVET BEYANIDA olduğunun hala görülmemesini gerçekten anlamıyorum.