Her hangi bir kamu kurumuna iş yapar, ürün ve ya hizmet verirseniz size ödeme yapılabilmesi için o kurumda ki memurlar neredeyse sizin o işi yaptığınızda üstleneceğiniz zahmet kadar bir emeğin içerisine mevzuat gereği!
Gereğinden fazla bir şekilde sokulur!
***
Bunlar da yetmez ödemeyi yapacak olan maliye!
Kuruma fatura kesen firmanın maliyeye “yani kendisine” vergi borcu olup olmadığına dair belge ister!
Memur’un canı istediği için değil elbet mevzuat böyle!!!
Piyasa araştırma, doğrudan temin, 3 teklif, muayene kabul tutanağı, bilmem ne formu ve firma firma dolaşmak derken,
5-6 bin TL lik bir zaruri kırtasiye harcaması için dahi!
Pardon ne 5-6 bin’i!
Kurum aracının patlayan teker tamir tutarı olan 200 TL ile, eskiyen kapı kollarının değişimi için gereken 800-900 TL için bile durum böyledir!
Yeri gelir 99 milyon lira turan bir inşaat işi şakkadanak bir firmaya sahbetimsi bir pazarlık usulü verilebilir belki ama!
Belki dedim! Öyledir demedim, şahitsiniz!
600 tl lik bir toner şakkadanak alınamaz!
Mevzuat “bazen” küçük harcamaların güvenliği ve evrak hiyerarşisi ile daha fazla alakadar olur!
***
Söz temsil geçmiş zaman içerisinde dereler tellal iken pireler berber iken
Firmanın biri vergi borcunu ödememiş!
Vergi dairesi de alacağını alabilmek için firma hakkında dava açmış!
Savcılık ta o vergi borcunu ödemeyen firmadan alışveriş yapan müşterilerini şahit olarak çağırıp bu firma gerçekten var mı yok mu?
Bu işi yapıyor mu, siz neden o firmayı tercih ettiniz ödemenizi elden mi ödeme kaydedici cihazlardan mı yaptınız benzeri sorular sormuş!
Muş! Geçmiş zaman eki!
O zaman tedbiren muş muş diyelim!
Ki her şey önlerinde ki evraklarda yazdığı halde!
İşte teeee ozamanlar mevzuat böyle imiş!
***
Komik olan şuy MUŞ ki bahse konu olan firma ol yıllarda işte ne kadar eskidense artık!
Mahkemenin görüldüğü adliyeye de, kendisine faaliyette olduğuna dair belge veren ticaret odalarına da ürün ve hizmet veriyor muş!
Şimdi şahitlerden biri çıkıp deseymiş ki sayın savcım hakimim!
Aslında bizden çok siz şahitsiniz!
Biraz sonra tutanakların çıkartılacağı yazıcının tonerini de siz o firmadan aldınız dese!
Denmez tabi bunlar, hakim savcı ne yapsın mevzuat böyle!
“Yazıda geçen kişi ve olayların gerçekle alakası yoktur tamamen hayal ürünüdür.”
***
Eyt’den emekli olmuş ununu elemiş eleğini asmak üzere olan adamım bundan sonra porol’un geçirebileceği kadar başımı ağrıtırım, benden daha fazlasını beklemeyin.
Bayramınız mübarek olsun.
***
Sizlere de bayram hediyesi olarak aşağıda Aşık marsavi’den bir bayram mesajı bırakıyorum, mesajdan 1. Ve 5. Kıtasından payını alan 2,3 ve4. Kıtaları ararsa
Aşık Osman Sayar’ın
Başımız Gelmez Yulara isimli kitabında bulabilir.
Selam ve Rua ile.
Akşam sabah, her gün aklıma gelen,
Senin de bayramın mübarek olsun.
Ömrümü tüketen, bağrımı delen,
Senin de bayramın mübarek olsun.
Nerede o bana verdiğin sözler,
Yaramı ne dozer ne kepçe düzler,
Bu Âşık Marsavi yolunu gözler,
Senin de bayramın mübarek olsun.