Ülkemizde vergi incelemelerinin nasıl, kimlere ve neden yapılacağına ilişkin belirsizlik süre gelmiştir.
Günümüzde de tam bir vergi incelemesi yapıldığı söylenemez. Bunun iki önemli nedeni olduğunu düşünüyorum.
Birincisi, ekonomideki olumsuz gelişmelerinin mükelleflere de yansıması ve vergi ödeyecek potansiyelin azalması.
İkincisi ise, yapılan incelemelerin %85 – 90’nın naylon fatura incelemesi olduğu, gerçek incelemelerinin oranının çok düşük olması.
Ancak bugün üzerinde durmak istediğimiz konu, neden gerçek incelemelerin azlığından ziyade, inceleme yapılacak firmaların kimler olacağınla ilgili, idarenin oluşturduğu risk analizlerinin değerlendirilmesidir.
Maliye bakanlığı, oluşturduğu risk merkezinde risk kriterlerini belirledi. Bu kriterlere uyan firmaların vergi incelemelerinde öne alınmasına dair çalışmalar yaptı. (Tabi naylon fatura incelemelerinden zaman bulabilirse) Bu RİSK kriterlerinin önemli olanlarını şöyle sıralamak mümkün.
- Şirketin ortaklarına yüksek tutarda borç para vermesi. Bu durum, fiilen kar dağıtımı yapıldığı halde, vergiden kaçınmak için ortak borçlandırılmış olabilir.
- Şirket ortaklarına yüksek tutarda borçlanılması. Bu durum örtülü sermayede olabilir. Değilse, ortak adına alacak faizi hesaplanıp, beyanı gereken gelir olarak değerlendirilebilir.
- Giderlerin satışlara oranının yüksek olması. Sektör ortalamasında giderlerin satışlara oranı %8 gibi olduğu halde, firmada %25 – 30 oranlarında ise, şişirme gider riskini yaratacaktır.
- Bilançoda kasa hesabında çok yüksek tutarda nakit görünmesi. Şirket kasasında ciroya oranlı bir miktar nakit olabilir. Bu tutar 100 bin, 200 bin gibi vs. yüksek olursa, risk kriteridir.
- Şirketin sürekli zarar beyan etmesi.
- Sürekli devreden Katma Değer Vergisi ile stok ve giderlerin karşılaştırılması. Stok düşük olduğu halde devreden KDV devrinin sürekliliği önemli inceleme riskidir.
- Ba ve Bs formlarının karşı firmalarla tutarsız olması. A firmasına satış sizde 100 bin TL iken, A firmasında 80 bin ise, bu tutarsızlık inceleme riskidir.
- Pos sliplerindeki satış ile kayıtlardaki satışların tutarsız olması.
- Bilançoda yer alan banka bakiyeleri ile bankadaki fiili bakiyeler arasında farkların olması.
- Duran varlık maliyet toplamlarından daha fazla amortisman ayrılmış gibi durumların olması.
- Şirketin net karşılık oranlarının seyrinin çok farklı oranlarda gerçekleşmesi. Bir yıl net kar %5 olup, daha sonraki yılda %20 olması gibi.
Esasen bakanlıkça tespit edilen risklerin sayısı çok daha fazla. Biz olabilecek en önemli riskleri sizlerle paylaştık. Beyanları yapmadan önce kayıtlarınızda birde bu durumları incelemenizde yarar var. Aksi halde, incelemeden kurtulmanız zor.