"Eğitimde ter dökmeyen uluslar, Savaşta kan dökerler”
Yıllar önce Anadolu Dernekler Birliği Platformu olarak 9’uncu Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel’i ziyaret etmiştik.
Ziyaretimizde 16 maddelik bir bildiri ile yola çıkmıştık. Bildirimizin 3’üncü maddesini aynen bu şekilde yazmıştık.
“197 devlet içinde dünyada sadece beş devlet 5 yıllık zorunlu temel eğitim uyguluyor. Bunlardan birisi de Türkiye’dir. Temel zorunlu eğitimimiz en az on bir yıl veya gönül ister ki on üç yıl olsun. Eğitim sistemimiz ezberci yöntemle yapılıyor. Oysaki düşüneceği öne çıkarmalıyız. Serbest, özgür bir ortamda düşünen, yorumlayan ve de sonunda neticeye giden bir eğitim sistemimiz” olmalıdır diye bu özetin açılımını yaparak izah etmiştim.
Rahmetli Demirel diğer maddeleri de dinledikten sonra bildirgemizin tamamını eline aldı ve basın mensuplarına dönerek bu 21.nci yüzyılın manifestosu olarak kabul edilmelidir. Çocuklar bunu defalarca yayınlayın, önemle üzerinde durunuz demişti.
Bize de çok teşekkür edip tebrik etmişlerdi. Ayrıca kişisel bir beklentimiz ve talebimizin olmaması kendilerini şaşırtmıştı.
Dünyada en karlı yatırım eğitime yapılan yatırımdır. Eğitimin milli olması gerekir. Bizim eğitim sistemimizin başında da Milli Eğitim geçiyor. Ama ne zaman, niçin ve ne şekilde değiştirildiğini bilemiyorsunuz. Bu değişikliği de anlamadan, bilmeden uyum göstermeden bir bakıyorsunuz yeniden bir değişiklik daha yapılıyor.
Amacımız bir partiyi ve hükümeti eleştirmek, kötülemek değil. Bizim geleceğimiz ile milletimizin, çocuklarımızın geleceği ile konular hepimizi ilgilendirip etkiliyor.
Bir kere Milli Eğitim bakanlarının mutlaka meslekten gelen kişi olması çok önemlidir. Bakan avukattır. Çok iyi bir hukukçu olabilir. Ama konu Milli Eğitim olunca birçok konulara yabancı olduğunu kabul etmeliyiz. Sağlık Bakanlığının başına bir öğretmeni getirmek ne kadar normal değilse, Milli Eğitimin başına konulardan uzak bir meslek mensubunun getirilmesi de o kadar normal değildir.
Her gelen reform adı altında bir sürü değişiklik yaptılar. İlkokula başlayan bir çocuk başladığı sistem ile okulunu bitiremiyor. Değişikliklere ne veliler, ne öğretmenler ne de çocuklar ayak uyduramadılar.
Sayın Cumhurbaşkanımız TEOG’un değişmesi gerektiğini söylediler. Mutlaka değişecek tamam. Bunun alt yapısı nasıl olacak, yerine ne konacak? Bunu hiç kimse bilmiyor ve bilemiyor.
Söylenecek çok şey var. Bir kere her sistem değişmeden önce uzmanlarca enine boyuna günlerce tartışılmalıdır. Değişikliğin ne getirip ne götüreceği inceden inceye hesaplanması gerekir.
Kaliteli eğitim ile çağı ve gelişmişliği yakalayabiliriz. Bir an önce aklın yolunu kullanarak, kalıcı ve çağdaş eğitim sistemimizi hayata geçirmeliyiz. Yoksa nal, mıh toplamadan kurtulamayız. Eğitim sistem, milli ve de kalıcı olmalıdır.
TRAFİK ANARŞİSİ
Birçok kez fırsat buldukça toplumumuzun kanayan yarası trafik karmaşasına değinmiştim.
Trafikte kurallara mutlaka uymamız şarttır. Ama çok kez trafik kurallarına uyulmadığı için yüzlerce insan ölüp milyonlarca lira maddi hasar kaybına uğruyoruz. Yine binlerce insan sakat kalıyor. Artık sakatlar ordusu oluştu.
Uykusuzluk, sabırsızlık, hakkına razı olmama gibi kuralsızlıklar hepimizi perişan ediyor. Bir elinde telefon, ağzında sigara ile gaza basmalar genellikle felaketle sonuçlanıyor. Hepimize çok yazık oluyor. Süratin felaket olduğunu bir türlü anlayamıyoruz.
Trafikte kaybımız savaşlardaki kayıplardan fazla olmaktadır. Çok yazık!