Köşe yazarları kendi özel hayatlarından bahsetmeyi pek sevmez, belki de doğrusu budur.
Ancak; bazen kamu’nun faydalanabileceği, öğrenilmesinde fayda olabilecek deneyimleri paylaşmak gerebilir.
Şimdi benim siz değerli okurlarımla paylaşmak istediğim ve hayatımın son 6 ayını kapsayan döneminde yaşadığım ‘’ HASTALIK VE TEDAVİ SÜRECİ’’ ile ilgili periyodu detaylı bir şekilde aktarmak istiyorum. Bir çok kişi bu anlatacaklarımdan yararlanabilir diye düşünüyorum.
Her şey 6 ay kadar önce çok şiddetli bir titreme ve arkasından 39 dereceyi aşan ateşlenmeyle başladı. Hemen en yakın hastaneye gidip acilde serum tedavisi ile kendime geldim. Bana ‘’neyiniz var ‘’ diye sorduklarında, yıllar önce prostat ameliyatı olduğumu, fakat son zamanlarda idrar yaparken zorlandığımı, prostat rahatsızlığımın sebep olduğu bir enfeksiyon olabileceğini söyledim. Gerekli tahliller yapıldıktan sonra, enfeksiyon’un sebep olduğu bir rahatsızlık olduğu ortaya çıktı ve buna uygun ilaçlarla serum verilerek rahatlamam sağlandı ve birkaç saat sonra taburcu edildim. En kısa zamanda uzman bir hekime gitmem gerektiği de tembihlendi. Fakat bir sonraki benzer semptom’a kadar bunu ihmal ettim.
BİRİNCİ DERS : HASTALIK BELİRTİSİ İHMAL EDİLMEYE GELMEZ
Bu hatanın acısı ikinci ateşlenme sonrası ortaya çıktı:
Bu sefer gittiğim doktorlar, enfeksiyona sebep olan rahatsızlığın prostatla ilgili olamayacağını, çünkü uygulanan tedaviye rağmen ateşin düşmemesi ve ilave olarak aşırı halsizliğin de eklenmesi sonucu, yeni kan tahlillerinin gerekli olduğunu söylediler.
Konak hastanesinin enfeksiyon hastalıkları uzman doktoru Ömer Hilmi Alga yaptığı ek tahliller sonucu benim üroloji yerine gastroentorolog’a gözükmem gerektiğini söyleyince, aynı hastanenin ilgili hekimine en son yaptırdığım kan değerleriyle başvurunca, çok acil olarak MR çektirmemi istedi. Ertesi gün daha rapor çıkmadan görüntüleri izleyince, derhal Kocaeli Üniversitesi Gastroentoroloji bölümüne müracaat etmemi, zira safra kanalımda 2 adet taşın safra akışını engellediğini, bunların derhal düşürülmesi gerektiğini ve bu işlemin (ERCP) Kocaeli’de sadece Üniversite hastanesinde yapılabildiğini, konunun acil olduğunu, gecikme halinde karaciğer, böbrek gibi hayati organların menfi etkilenebileceğini belirttiler.
İKİNCİ DERS : YAŞAM, GEREKSİZ GECİKMEYLE RİSKE ATILMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR.
Bu aşamadaki gecikmem sonucu, safra kanalı ile pankreas kanalı birleşiminde bir tümör oluşumuna sebebiyet verdiği ortaya çıktı.
Neyse ki, Kocaeli Üniversitesi tıp fakültesi hastanesinde değerli gastroentorolog Prof. Dr. Altay Çelebi, ikinci ERCP operasyonundan hemen sonra :‘’İlker bey, hiç vakit kaybetmeden sizin bu tümörü aldırmanız lazım. Bunu yapabilecek olan cerrah, konusunda uzman olmalı. Çok zor ve uzun süren bir ameliyat olmanız gerekecek. Lütfen vakit kaybetmeyin diye beni ve ailemi uyardı. Bundan sonra evlatlarım; oğlum Teoman ve kızım Tuğba hemen arayışa girdiler. Oğlum İstanbul’da yaptığı araştırmalardan sonra bu konuda Türkiye’de ve Dünya’nın başka Ülkelerinde çok başarılı ameliyatlar gerçekleştirmiş Prof.Dr. Ünal Aydın’a ulaştı ve haftanın bir günü İstanbul Şişli’deki Florence Nightingale hastanesinde ameliyatlara girdiğini öğrenerek kendisiyle irtibata geçti ve beni muayene ettirdi. Hoca, benim yaşamı ne kadar sevdiğimi ve değer verip vermediğimi sorduğunda şaşırmıştım. Ama o şunları söyledi: Eğer yaşamı seviyorsanız, ameliyat öncesi benim önerilerimi gerçekleştireceksiniz. Ameliyat sonrası çok zor bir iyileşme süreci olacak buna dayanacaksınız. Ne dersiniz? Diye tekrar sordu. Ben bu hekime inanmıştım ve bütün söyleyeceklerini peşinen kabul ettiğimi belirttim.
Yaşam’a tutunacaktım. Çünkü, beni seven bir eşim, çocuklarım, torunlarım, akrabalarım ve arkadaşlarım vardı. İnsan’a böyle durumlarda en çok destek bu söylediklerimden geliyor. 70 yılı aşkın yaşamımı boşa geçirmediğimi, bütün bu güzel imkanlara sahip olabildiğimi şükrederek anladım.
ÜÇÜNCÜ DERS :İNSAN, YAŞAMI BOYUNCA İYİ BİR AİLE VE SAĞLAM DOSTLUKLAR KURMALI.
Ameliyat, doktorumun ve ekibinin mükemmel çalışması ve Allahın bana bahşettiği ömür ile iyi sonuçlandı. Şimdi, bunun ne ameliyatı olduğunu ve bundan sonra nasıl bir tedavi uygulanacağını anlatmak istiyorum.
Safra kesesi, safra kanalı, ince bağırsağın bir bölümü ve pankreasın minik bir kısmı alındı. Çünkü, safra kanalı ile pankreas kanalının birleştiği noktada bir tümör oluşmuş ve henüz çok ufak boyutlardan iken alındı. Önlem olarak diğer organlarda temizlik yapıldı. Ameliyat sonrası patoloji raporunda her taraf temiz çıktı. Hastaneden çıkmadan bir gün önce, PET taraması yapıldı ve herhangi bir sıçrama tespit edilmedi. Sonuçta önlem olarak ağız yoluyla alınan ilaç tedavisine başlandı.
Doktorlar,şanslı olduğumu, çok erken teşhis ve tedavi yapıldığı için bundan sonraki yaşamımın normal sürecinde devam edeceğini söylediler.
Tabii ki, Allahın verdiği ömre kimse vade koyamaz. Ama, ben ve ailem bu rahatsızlığı yenebilmek için dostlarımızın da yürekten destekleri sayesinde çok çaba gösterdik. Takdir yüce yaradanındır.
DÖRDÜNCÜ DERS : MORAL DEĞERLER İNSANIN YAŞAMA TUTUNABİLMESİ İÇİN ŞARTTIR.
Bu yazıyı kaleme alırken benzer durumda olabilecek bütün okurlarıma yarar sağlayabilmeyi düşündüm.
TEŞEKKÜR :Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroentoroloji bölümü başkanı Prof.Dr. Altay Çelebi ve ekibine,
İzmit Konak hastanesi enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Ömer Hilmi Alga’ya,
Florence Nightingale Şişli/ İstanbul hastanesi organ nakli bölümünde ameliyat sonrası tedavimi yapan ekibe,
Genel cerrah Prof. Dr. Ünal Aydın ve ameliyat ekibine,
Sonsuz Teşekkür ediyorum.
Herkese mutlu ve sağlıklı ömürler diliyorum.