İçtiğimiz sularla ilgili olarak “Canlı su” başlıklı, 27 sayfalık bir yazı hazırladım
Faydalandığım bilimsel nitelikli yayınlarla şu sonuca vardım: İnsan yaşlandıkça organizmasında, dışarıdan görülemeyen, kişinin de farkında olamadığı, olumsuz değişimler oluyor.
Farkına varılanlardan başlayalım: Bunlardan bir kısmı ruhsal, bir kısmı kuvvetinin azalması, görme ve işitmede yetersizlik, görünümde değişimler gibi fiziksel.
Bu arada bir de zorla fark ettirilenler var. Bir salgın durumunda hastalanmaya en uygun aday konumunda, gençlerin hayatını tehlikeye sokucu (!) kabul edilen durum.
En taze örnek “koronavirüs” nedeniyle 65 yaş üstü insanların yaşadıkları.
Farkına varılamayanlara gelince; Bu değişimlerin olup olmaması kesinlikle genlere bağlı değil. Sadece bazı insanlarda daha erken veya ileri yaşlarda ortaya çıkan türden. İşte organizmada su açısından olan değişimler:
Tüm canlılarda olduğu gibi organizmamız esas olarak sudan oluşuyor. Ama organlarımızdaki su oranı çok değişiktir. Kasların ve iç organların yaklaşık % 75'i ve yağ dokusunun % 10'u sudan oluşur. İskeletimizin % 30'dan fazlası sudur (1).
Bir başka şaşırtıcı gerçek şudur ki beynin %70’i, akciğerlerin %90’ı sudan oluşmuştur (2).Kanımız %94, gözleriniz % 95 oranda su içermektedir.
Biliyor musunuz ki yeni doğan bir çocuğun ağırlığının yaklaşık % 75'i sudur. Bu oran yetişkinliğe erişildiğinde ancak %55-60'a kadar düşmektedir.(1) Yaşlılarda, hem mutlak değer hem de yüzde olarak organizmadaki suyun toplam miktarında daha fazla bir azalma olmaktadır.Ancak, cinsiyetler arasındaki farklar ergenlikten başlayarak belirginleşmekte, su açısından zayıf olan yağ dokusuna, daha yüksek oranda sahip olması nedeniyle kadınların organizmasındaki su yüzdesi daha fazla azalmaktadır.(ı)
Bir başka konu susuzluğun ilk belirtisi ağız kuruluğudur. Ancak, bu his hemen oluşmaz. Bir tepki süresi vardır; genellikle su kaybının ilk olumsuz etkileri oluşunca ortaya çıkar.(1) Su noksanlığına (Dehidratasyon) bağlı olarak organizmamız ağırlığının %2’sini kaybettiğinde plazmatik hacim ile termoregülasyonu (Organizma ısısının kontrolü ile sabit duruma getirilmesi) bozulur.Bazı kişilerde (özellikle yaşlı bireylerde) susama mekanizması kötü çalışır ve bu nedenle birçok insan su kayıplarını yeterince ve zamanında giderememe riski ile karşılaşır.(1)
Demek ki insan yaşlandıkça susuzluğunun farkına geç varma tehlikesi olabilmektedir.
Diğer konu içilmesi gereken su miktarı ile beslenmeleri arasındaki ilişkidir. Yetişkinler ve yaşlılar için su ihtiyacı, gün boyunca alınan her kilokalori için yaklaşık bir mililitredir. Bu ihtiyaç çocuklar için daha fazladır ve her kilokalori için 1,5 mililitre düzeyindedir.(1)
Demek ki yaşlı insanlar susuzluk hissetmedikleri zamanlarda bile gün boyunca, yemek sırasında ve aralarında sık sık su içmeye alışmalıdırlar. (1)
Bilimsel yayınlarda böyle yazıyor.
Kaynak:
(1) Anonim. 2003. Linee Guida per una Sana Alimentazione Italiana. IMRAN (Istituto Nazionale di Ricerca per gli alimenti e la Nutrizone) (Not : Tamamı Prof. ve Doç. düzeyinde 34 kişiden oluşmuş bir bilim kurulunun raporudur)
(2)Anonim. 2013. L’acqua viva: che cosa e come prepararla con l’acqua del rubinetto . GreenMe