Kocaeli’nin neredeyse her tarafı rekreasyonel faaliyetlerin yapılabileceği alanlarla dolu. Benim bahsettiğim, özellikle doğada gerçekleşecek olanları içeriyor.
Çıkın Çene Dağına doğru, yeşilin başka tonlarını görün, arkada kalan deniz mavisinin kıskançlığını hissedersiniz.
Maşukiye’ye uzanın, İstanbul’dan tanıdığınız her dostunuz ve akrabanızın hafta sonlarında buraya koştuğunu görürsünüz. Pazarı biraz sosyetik hale gelse de taze sebze ve meyvelerden gözünüzü alamazsınız. Köşede kocaman ekmekler ve güveç tencereleri size göz kırpar. Şimdi balık mevsimi, girişte bağıran balıkçılar sizi kendinize getirir.
Kartepe’ye yöneldiğinizde biraz rahatsız olacağınız tablolar karşınıza çıkabilir. Bana inanmazsanız Başaran Ulusoy’a sorun… Her tarafta onlarca, yüzlerce lokanta, piknik, restoran, vb. mekan reklamları… Tepedeki otele kadar çıkanınız olursa lütfen bunları sayın ve bana bildirin! Ama bunu yaparken önünüze bakmayı unutmayın…
Düne kadar elektrik enerjisi sıkıntısı çeken yol boyu lokantalar şimdilik sorunu çözmüş görünüyorlar. Ama ileride yetersiz volt ya da akım şiddeti sebebi ile patlayan yanan elektronik cihazları ile gazetelere düşerlerse şaşırmayın! Maşukiye’den Keltepe’ye uzanan yol boyunca bir başka problemi paylaşıyorum: Her ne kadar sigara içme yasağı bulunsa da bazı mekanlar bu konuda farklı davranıyorlar. Anlayacağınız, sigara içme yasağı sigara içmeyenlere uygulanıyor. Gidilen mekanlarda sigara içenlere daha çok itibar ediliyor!
Kerpe, Kefken taraflarına giderken Kandıra yoğurdunu yemenizi tavsiye ediyorum. Manda sütünden yapılma yoğurt, peynir ve özellikle bulabilirseniz kaymak, tadına doyulmaz düzeylerde… Kahvaltıda aman eksik etmeyin. Orası Karadeniz kenarı. Sürekli tertemiz kuzey rüzgârları, sörf yapmaya doyamayacağınız dalgalar ve sonsuzluk duygusu yaratan bir coğrafyadasınız. Lokantaları temiz. Ürünleri taze… Zaten oranın eşrafı sizden önce her şeyi test ediyor.
Diyelim Umuttepe’ye geldiniz. Umuttepe derken hep aklınıza Hastane gelmesin. Dönüşte Kenan Usta’ya uğramayı ihmal etmeyin. Köftesi, pirzolası, piliç kızartması, taze sebzelerden o anda yapılan söğüş salata, tereyağı, bal ve acika eşliğinde gelen turşulaştırılmış kalın dokulu biberler ve kızartılmış ekmekler… Zamanınız varsa sabah kahvaltısı fena! Tereyağında az pişmiş 3 yumurta, kalın dokulu sele zeytinleri, birkaç çeşit peynir (Koyun, Beyaz, Kaşar), hemen arkadaki bahçeden gelen domates ve salatalık devreye girince ortaya dehşet bir tadlar senfonisi çıkıyor. Bu konseri izleyin! Oranın müdavimleri çok. Hüsnü hoca, Özdal hoca, Orhan hoca ve daha birçok tanınmış sima oraya uğramadan haftayı geçirmiyorlar…
Merkeze doğru geldiğimde nereye gitmeliyim sorusunu çok dikkatli yöneltmeliyim. Bir kere, motosiklet ve otomobilimi park etmekte güçlük yaşıyorsam bu mekânların önünden bile geçmiyorum. Büyükşehir deyip, ilçe deyip çevreye dağılabilecekken neden herkes merkezde bir mekan açmak ister ki? İnsanlar yakınından otobüs ve dolmuş geçmiyorsa artık merkeze inmek istemiyorlar. Kıyıda köşede ve ürünleri lezzetli ise artık farklı yerlerde olmasının sakıncası olmuyor. İyi şeyler yapın, oraya insanlar gelecektir.
Kahvaltımı da yapmıştım ama neden yemek deyip tutturdum anlayamadım. Başkanın yürüyüşlerinden sonra yaptığı kahvaltıları hep kıskanmışımdır. Yürüyüşlere gelmediğimi ama kahvaltı yerini söylerse motorumla oraya ulaşacağımı söylemem bugün hâlâ herkesi güldürmeye devam ediyor.
Kocaeli’nin hafta sonu turu bitmiştir kıymetli okuyucularım. Kocaelispor yeni hocası ile çalışmaya başladı. Hayırlı, uğurlu ve başarılı olsun dileklerimi paylaşıyorum. Ben ve ekibim hazır kuvvet olarak kıyıda beklediğimizi belirtmek isterim.
Kocaeli, sahip olduğu potansiyelinin çoook altında bir performans göstermektedir. Artık bunu tersine çevirelim!