Son günlerde yerli malı üretimi ile ilgili yaygın söylemler duyuyoruz. Yerli imalı otomobil üretimi için şaaşaalı törenler düzenleniyor.
Hemen bu törenlerin ardından başbakanlığın 07.11.2017 tarihli resmi gazetede yayınlanan genelgesinde de yerli malı kullanılmasına yönelik düzenlemeler yer alıyor.
İlgili genelgede, kamu, kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve il özel idarelerinin yapacağı metro, hafif raylı sistem, tranvay ile benzeri araçların üretiminde %51 yerli ürün kullanılması istenmektedir.
İlave olarak yerli üretim ve alımlarda ilgili olarak yapılacak ihale vesair tedarik işlerinde yerli üretim ve hizmetlerin kullanılımını sağlayacak teknik ve idari düzenlemelerin teşvik edilmesi için gerekli her türlü tedbirin alınacağı belirtilmektedir.
Bunlar önemli gelişmelerdir. Dileriz geri adım atılmaz
Bu kararlar beni çocukluk yıllarıma götürdü o yıllarda her yıl aralık ayı içerisinde yerli malı haftaları kutluyorduk “yerli malı türkün malı, herkes onu kullanmalı “ gibi sloganlarımız vardı.
Ülkemizde 1946 yılından beri kutlanan bu hafta 1980 yılından sonraki yabancı malı furyasından sonra haftanın adı bile değişti “ yatırım ve Türk malları haftası“ olarak anılmaya başlandı. İçi boş, yerli malı kullanımını bile çağrıştırmayan bir isme dönüştürüldü
Ne yazık ki yerli yatırımcı ve üretimciler bu dönemde tam anlamıyla ezilerek adeta yok edildi. Ülke tüketim çılgınlığı içinde yabancı mallar çöplüğüne dönüştürdü. Gençlerde yabancı markalı giysiler kullanma prestijli bir durum şeklinde kültür oluşturuldu. Bu anlayıştan kaynaklı büyük boyutlardaki kaynaklar küreselleşme masallarıyla dışarıya aktarıldı. Dolayısıyla kendi üreticimiz yerine aktarılan kaynaklarla yabancı üreticiler desteklenmiş oldu. Dünyada çok önemli yer tutmuş olan tekstil sektörümüzün geldiği son nokta bunun en önemli örneğidir.
Bu anlamda yerli ürünlerin kullanılmasını en azından kamudan başlayarak belli bir oranda zorunlu kılmak bu anlamda önemli olduğunu düşünüyorum.
Dilerim yarın sehven veya pardon deyip geri adım atılmaz.