Önceki haftaki yazımda, kritik bir hafta olduğunu belirtmiştim.
. Çünkü üç önemli gelişme yaşandı. Cumhurbaşkanı kalabalık bir heyetle ABD’ye gitti ama ABD başkanı ile görüşemedi. Dönüşte bunun sıkıntısını açıkça yansıttı. FED bu ayda faizi pas geçti. TCMB ise faizi 100 puan indirdi.
Bu gelişmeler sonrasında dolar 8,87 ile tarih rekorunu kırdı. Ülkemizde ekonomik konularda bence en çok konuşulan üç konu var. Pahalılık – işsizlik ve dolar kuru. Dünyada bizim kadar dolar kurunu konuşan ülke olmadığını sanıyorum. Şu anda bankalarda 238 milyar dolar mevduat olduğu söyleniyor.
Bizde bu dolar kuru neden çok önemli? Çünkü kur artınca günlük yaşamımızı direk etkiliyor. Bu durum AKP’nin uyguladığı ekonomik politikalar nedeniyle daha da belirgin hale geldi.
Çünkü uygulanan ekonomik politika borçlanma, tüketim ve ithalata dayalı bir temele dayanıyor. Tarım alanında ekilen arazilerde ciddi azalmalar var. 18 milyon ton buğday üretimi neredeyse yarıya düştü. Diğer ürünlerde de durum pek farklı değil.
Sanayinin ara ve ana girdilerinin önemli bir bölümü ithalata dayalı. İhraç ettiğimiz sanayi ürünlerinin %90’dan fazlasının hammaddesi yurtdışından geliyor. Kur yükseldiğinde ihracatımız artıyor ama hammaddenin dışardan alınması nedeniyle ithalatta artıyor. Sürekli carı açık veriyoruz.
Katma değeri yüksek teknolojik ürünler ihraç etsek o zaman ihracatın döviz açığının kapanmasında çok faydası olur veya tarımsal ürünler ihraç etsek yine döviz açısından avantaj sağlarız. Ama ne yazık ki politikalarımızı bu yönde geliştiremedik.
Dolayısıyla, borçlanarak ve ithalata dayalı bir modelde, bırakınız döviz rezervlerinin artmasını, sürekli net rezervleri bugünkü gibi eksi 50 milyar dolarlar seviyesinin üzerine çıkaramıyoruz.
Bu durumda dolar kurunu baskılayacak bir tek faiz silahı bulunmaktadır. Bu silahı da ters çalıştırınca dolar aldı başını gidiyor.
Peki, ekonomi yönetimi bu kadar basit bir kuralı bilmiyor mu? Tabi biliyor. Ama gelecekte seçimler var. Seçimin kazanılması için her yol deneniyor. Ülke çıkarları ile çelişmesine rağmen.
Faiz indirilecek, piyasaya para pompalanacak. Araba, ev satışları hızlanacak, bir canlılık başlayacak. Yani yalancı bir cennet yaratılacak.
Arkasından, bakınız büyüdük, şahlandık nutukları atılarak seçime gidilecek. Önceleri de böyle olmadı mı?
Bu taktik bu seferde tutar mı dersiniz?